Basın toplantısında ne konuşuldu? Ne sordular? Onun cevabı ne oldu?… Bu soruların cevaplarını arkadaşlarımız canlı olarak ve video çekimleri ile size ulaştırdılar! Ben, biraz daha gerilere gidip, araştırma yaparak, geçmişten bugüne doğru bir yolculuk yapmak istiyorum!…
Bugün, Yılmaz Özdil üstadımız köşesinde, “çoğunluk bölündüğü için seçimler kaybediliyor” diye bir yazı paylaşmış!
Çoğunluk bölünmezse demokrasi işlemez diyenler de sizler değilmisiniz?
30 yıl kadar geriye gidip, seçimlerin bir kronolojisini çıkarmış. Sağdan ve soldan! Hangi parti, hangi partinin oylarını bölmüş?… Güzel de olmuş ama Türkiye gerçeği bu değil ki!…
İsterdim ki sayın büyüğümüz, keşke 73 yıl geriye gidip, CHP’nin demokrasi adına nasıl, bölündüğünü? Kimlerin böldüğünü? Anlatarak, gelseydi bugünlere…
Somut bir gerçek var! Bu ülkenin her alanında bir Amerikan parmağı olduğunu unutmayalım!
Türk siyaseti iki partili bir düzeneğe oturtulmak isteniyor! Kamuoyuna HDP-CHP bileşini gibi gösterilse de asıl hedef, MHP’leşmiş bir CHP’dir. Seçim haritasına bakın ne dediğimi anlayacaksınız…
Oysa, AKP ve MHP bileşeni de daha liberal bir siyasete doğru yelken açmaktadır. Eldeki Joker MHP’dir ve Türk Siyasi hayatını şekilendirmektedir.
Bütün bu yazdıklarımızın bir yerel seçimle ve de bir basın toplantısı ile ne ilgisi var diyebilirsiniz!
Bakın, çok değil 5 yıl öncesine kadar gidelim. 16 Haziran 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı adayı kimdi? Ekmelettin İhsanoğlu 1943 Kahire doğumlu bir aday! Kuvvetli olarak CHP’nin adayı idi ve sloganı “Ekmek için Ekmelettin” di…
Şayet, Sayın Kılıçdaoğlu CHP’nin tarihini biraz bilebilseydi bırakın Ekmelettin Bey’i aday göstermeyi partinin yakınından geçirmezdi…
Ne diyordu Genel Başkan?
“Tıpış, tıpış gideceksiniz ve oyunuzu vereceksiniz” !
Reklamdaki gibi cevaplayalım! Başka bir arzunuz var mı?
Şimdi, nerede burada demokrasi? Diyebilirsiniz!
Neden, tıpış tıpış gideceğiz?
Bu dayatma değil mi?
Buradan, sevgili Yılmaz Ağabeyimize soralım! O dediğiniz çoğunluğu bölen kim?
“Bir bilen” repliği vardı bir zamanlar.( Allah rahmet eylesin S. Demirel) Şimdi, bizler, bu söylemi ne olarak görmemizi istersiniz?… Bir bölen olarak görmeyelim mi? Bir Bölene dönüşmüş olmuyor mu?
İşte bu! Halkımızın, kendi kendini böldüğü falan yok! Dayatma siyasetlere bu millet artık dayanımıyor!…
Halk, seçim heyecanını yitirdi, kendi gücünden şüphe etmeye başladı!
Nasılsa Ankara’dan diyecekler; “şu belediye başkanı olsun, sizde kuzu kuzu gidip oy vereceksiniz.”
Bu algılarla insanların, siyasete ve siyasi iderlere güveni kalmadı! Güveni kalmayan halkın bir kısmı bu olanları fatalite çizgisinde görmekte; bir kısmı da siyasi göç yollarını arayıp, kendi fikrine ve vicdanına yakın partilerde mücadele etmeyi seçmektedir.
Kim, kimi bölüyor?
Cumhuriyet ilkeleri ile yaşamış bir insana tıpış tıpış oy attıramazsınız! O, adına tıpış tıpış yürüdüğünüz demokrasi, size bunları nasıl söyletiyorsa; benim de Cumhur ve Cumhuriyet adına bunları söylemem gerektiğini kendime göev addediyorum!…
Hangi çoğunluk?
Çoğunluk, bugün Maltepe olmuş Ankara’ya yürüyor! Belki de al yürüşünü, çal başına yürüyüşü olacak, demokrasinin diyetini ödeyecekler!… Çoğunluk bugün Silivri olmuş, halk hareketine dönüşmüşse bekleyin bakalım Silivri ne yapacak?
Bu halk, artık tıpış tıpış değil, sert adımlarla yürüyecek sandıklara…
Selami Değirmenci, bugün; fikir ve vicdan hürriyetini kullanıyor!
İşte bu, bulunduğu toplumun özlük haklarını koruma bilincidir. 15 yıl sonra aynı güzellikte ve aynı yürekle insanlar, hala o liderin peşine takılıyorsa, bundan sonrasını oturup izleyeceksiniz! Paranın hükmü geçmediği insanları izleyeceksiniz! Liderlik bir öğreti sanatıdır ama sizin için sanat, sanat için sanırım! Yine bir rahmetlimizin deyimiyle (N.Erbakan) “Sizi gidi Emperyonistler sizi…”