“Biz, yola çıktığımızda” diye başladığında o, “biz” dediklerinin yanında olmadığını fark etti! Birden çark etti!…
Öyle ya! Yola çıktıklarından hiç kimse yoktu yanında!
Yoktu, çünkü aklınca ya yol vermişti ya da yola çıktıkları; kendisine dayanamayıp, terk etmişlerdi… Birden toparladı, yola çıkarken sanki yanında kimsecikler yokmuş gibi iç düşmanlardan bahsetmeye başladı. Pikniktekiler, birbirine bakınca çabucak geçti o bölümü…
Cumhuriyetten ve Cumhuriyet düşmanlarından bahsediyordu ki! Birden, sesi çatallaştı, detone olmaya başlamıştı ki aniden bağırmaya başladı, “ne senden, ne eserinden…” Diyerek ama yine olmadı! Pikniktekiler, yine birbirine bakmaya başlamıştılar…
6 yıl önce yazmıştık! 10 Kasımda Bulgaristan’a geçmişti.
Tam çocuklara belediyeden 5 yıllık okul kırtasiyelerini anlatıyordu ki 5 yıl önceki 23 Nisanda Bosna’dan Fethullah okullarından koro getirtip ilahiler okutmuş, güzel kuran okuma yarışmaları düzenlemişlerdi. Hatta o yılların ilçe yönetimleri ile kutlu doğum haftalarını gül dağıtarak kutlamışlardı.
Oradakiler yine birbirilerine bakmaya başladılar… Hatta bazıları artık bakmıyor, ufaktan oynuyorlardı…
19 Mayıslarda tozunu göremedik!
Ramazan ayı gelip, çattığın da 30 gün boyunca Ramazan aylarında bir derneğin adı altında nasıl büyük bir aile olduklarından bahsetti. Dinler arası diyalogdan bahsederken, Silivri’yi, din turizminden nasıl, ihya edeceklerini anlatıyordu!… Belediyece,30 gün boyu, Cumhuriyet balosu değil, Cumhuriyet molası veriyorduk her yıl…
Hakkını yemek istemem, yoğurt bayramlarında “ne senden, ne eserinden vazgeçerim” demeyi hiçbir zaman ihmal etmedi!
30 Ağustoslarda boşa umutlandık! İktidara sitem ederek, genelgelerden bahsederek, bayram programlarına sığındı…
İşte, Bu ahval şerait içinde 10 yılda yaptığı hizmetleri anımsadı oradan girerek, Silivri’yi yangın yerine benzetti!
Gitti, gidiyor, bitti, bitiyor, tarım alanları yok oluyor derken bir an sesi yine gitti! Çünkü en çok tarım alanı onun zamanında talan edilmişti. En çok kat sayısı onun zamanında verildi. Göz temasını sevmiyordu ama yine birileri ile göz göze geldiğinde yönünü yavaşça çevirdi…
En çok aldatılan belediye başkanı pozisyonuna düşmeyi bile göze alıyor ama aldatılmaların sonu bir türlü gelmiyordu. Hatta partisinin 95. Yılında bağıra bağıra nasıl aldatıldığını haykırıyordu!
Hiç kimse de sormadı, soramadı… 10 yılda hiç mi aklına gelmedi bu Cumhuriyet pikniği? Şimdi, tam da seçimlere yakın!…
“Yok”, dediler!
Adaylığını açıklamayacak, 95. Yıl kutlaması yapacak dediler!
Dayanamadı, lafın arasın da “devam edeceğim” deyiverdi usulca!…
Yani, ustalıkla bir açıklama yapmış oldu! “Zaten aday benim demeye” getirdi…
Bu açıklamada tam kendisine yakışır bir açıklama olmuştu!…
Aslında, 95. Yılında CHP’de köyler, kentler, yolunu Ankara’ya çevirmişti ama başkanım, Çayırdere köyü korusunda karar kılmıştı…
Benim beklentim, çok farklıydı! Sahilde; kurdurur imitasyon anıtkabrimi, yıkar sahile Silivri’yi, geçer karşısına; o, meşhur sözünü haykırır durur diye bekledim!… “Ne senden, ne eserinden…”
Yeni aday adaylığınız da yeniden hayırlı olsun “Büyük Ailenize!…”