Evet, 31 Mart 2019 seçimlerinin kaybetme nedeni olarak 30- 40 kişilik bir gruba yansıtılmaktadır!
“Demokrasi Kazanmıştır” sözünü sallarken, kaybettiklerini hiç de demokratik olmayan bir şekilde “şikâyet” ederek, primitif bir savunma yöntemini seçmişlerdir…
Kimlerden bahsediyoruz!
Silivri, CHP İlçe Başkanı Suna Göçengil ve seçimi kaybeden Özcan Işıklar’dan bahsediyoruz!…
Öyle ya! Silivri CHP hem 31Mart hem de 23 Haziran Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde hem kendi adayına hem de karşı adaya büyük farkla kazanıyor!
“Oraya veren, buraya niçin vermiyor”? Sorusunun cevabına, “parti içi muhalefet” deniyorsa; buna “demokrasi” dendiğini de hatırlatalım öncelikle!…
Parti içi muhalefetin üstesinden gelemiyorsanız, oturup düşüneceksiniz!
Kimi kime şikâyet ediyorsun?
Kim, kimi şikâyet ediyor?
Öncelikle, yukarıda isimlerini zikrettiğimiz ikili; diyalektik kavramından bihaberler sanırım! …
Haberleri olsaydı, 40 kişilik bir muhalefeti, “disiplin suçu işlediler” diyerek, şikâyet etme acziyetine düşmezlerdi! Bir nevi farkında olmadan kendilerini de ihbar etmiş oldular…
İşte “Diyalektik” tam da burada başlıyor! …
Minicik bir tanımla ve ilk haliyle ifade etmeye çalışalım: Diyalektik kavramı, başlangıçta tartışma sanatı, ya da çelişkili yollardan muhataplarını ikna etme sanatı anlamına gelmektedir.
“Karşıtlıkları kullanarak gerçekleştirilen akıl yürütme biçimidir,”
Diyor, kitaplar!
Yani, son cümleden yola çıkarsak, her yeni doğan bir kavram mutlaka karşıtını da doğuracaktır diyor!
Bu kavram fizik kuralları ile yan yana geldiğinde “diyalektik materyalizm” oluyor. (Materyal felsefenin temeli)
Bu felsefeye göre de en az suçlananlar kadar suçlu olma ihtimaliniz doğmaktadır!
Karşıtlıkları kullanarak akıl yürütmeye kalktığınızda bir bakmışsınız adalet tecelli edivermiş! …
Niçin, disipline verme gereği duyulur! Ceza verilmesi için!…
Suç teşkil edecek söylem ve eylemlerin niteliği mi, yoksa niceliği mi? Göz önünde bulundurulacaktır.
Yani, parti üyesi; partisinin antidemokratik uygulaması ile seçilen adayını tasvip etmemiştir. Bu bir niteliktir. İhraç etmeniz geri de tepebilir. Karşıdakinin duruşunu bozmaz….
Durmadan parti suçu işleyen, partisini zan altında bırakacak adi suçlar kategorisinde suç makinesi haline gelmiş birinin, partisinden ihracına mutlak hale gelmesine sebep olan duruma da nicelik deriz! Varlığı her zaman partiyi zan altında bırakacaktır…
Yani cezanın adil olması için gerekli materyaller ortada iken, kavram kargaşası yaratılarak suçlu pozisyonuna sokulan insanların yargısız infaz edilerek cezalandırılması afaki bir arzudan başka bir şey değildir.
Yukarıdaki bütün kuramları unutun!
Bir adayın kumarbazlığını es geçip, ön seçime gitmeyi bile gerek görmeden adaylığını onaylayan ve de aynı durumda olan diğer bir adayın kumarbazlığını ulusal medyadan bağıra bağıra anlatma gereğini duyan ve adaylığını ön seçime bile gitmeden düşüren bir parti genel başkanına halkın verdiği cevaplar karşısında o parti genel başkanı kendisine o koltukta oturma hakkını hala görebiliyorsa benim söyleyeceğim tek bir şey var! “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletinindir” sözünün altında ezilmiştir ve parti suçu işlemiştir.
O üyelerden savunma istemeniz bile suçtur. Aymazlıktır, kendini bilmezliktir, bilgisizliktir, hatta ve ötesi olarak şaibedir!