Ne demiştik! Parlamenter sistemini kimseler irdelemez oldu! Varsa yoksa Cumhurbaşkanlığı seçimi…
Otorite, millet iradesinin bir kez daha önüne geçmeye çalışıyor! “Kayıtsız, şartsız milletindir”, denildiği halde!… 23 Nisan ile tarihe kayıt düşülmüş olduğu halde! Kayıt düşen partinin haline bak!
Otorite yanlış kullanılırsa monarşi olur, oligarşi olur, kaos olur, parti içi şiddet olur!…
İktidar partisini bu yönde eleştirenler, ön seçimle adaylığa hak kazanmış ve vekil olmuş adayları hangi otoriteyle yok hükmünde gösterebiliyorlardı? “8 dönemdir iktidar olamadık” kargaşasından Cumhurbaşkanı adayı çıkarıyorsun ama milletin iradesinden vekil tayin edemiyorsun…
“Yanlıştan dönüldü” diyorlar!
Hayır, efendim dönülmedi!
3. Bölge adayını götür; 2. Bölgeden,8.sıraya koy! Bu mu yanlıştan dönmek? Bu mu hakkaniyet?
Yolda, bir kadın feryat ediyor! Tanımam etmem, bir daha görsem budur diyemem!
“Ali Şeker, bizim bölgenin mihenk taşıydı ne işi var 2. Bölge de? Diyerek öfkesini haykırıyordu… Ne işi var hemen söyleyelim!…
Ali Şeker, bölgesinde tanınan, sevilen doğru bildiği yoldan asla sapmayan bir kişiliktir.
Kendisiyle birlikte Barış Yarkadaş, Eren Erdem gibi erdemli vekiller de silinmişti…
Listelere giremedikleri için, CHP Genel Yönetimi memleketin her yanından tepki gördü!… “Eyvah, biz ne yaptık?” Telaşı ile Cumhurbaşkanı adayı Sayın İnce’nin de ricasıyla Ali Şeker, 2. Bölge 8. Sıraya apar topar yerleştirildi…
Niyetler, seçilmemesi yönündeydi ama akıbeti hep birlikte göreceğiz. Keşke Sayın Şeker, rıza göstermeyip düştükleri durumu yüzlerine çarpsaydı…
Kısacası, hazır seçim üstü deyip, dikkatler Cumhurbaşkanlığı üzerinde deyip, CHP solu 72 yıl sonra bir kıyım daha yedi… Derenin taşınla, derenin kuşunu vuracaklar demiştim ya! O sözü geri aldım! Derenin suyunu keserek, sürüyü telef edecekler farkında değiller (!)…
Bu yıl Ak Partide de vekil aday adayı bolluğu yaşandı! Yıllarını, Ak Partiye ve Silivri’nin gelişimine adamış kardeşlerimiz vardı içlerinde, sevindik, memleket çocuğu dedik, yakışır dedik! Gelin görün ki burada da durum farklı değildi… Otorite, her zaman ve her türlü organizenin üstündeydi ve de bu asla değişmeyecekti…
Parlament mavisinin son özelliğini de söyleyeyim mi sizlere?
Güven vermekmiş!
Bana hiç inandırıcı gelmedi. Ama içimden,“inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz” demek geliyor. “Motorları maviliklere süreceğiz…” Denizin maviliklerine! Deniz mavisine…
Sistemin hiçbir partisine oy vermeyeceğim!