Aldatıcı ve hatta taciz edici stratejiler yoluyla başkalarının algısını veya davranışlarını değiştirmeyi amaçlayan psikolojik ve sosyal bir etki türüdür.
Diye kısa bir tarifi yapılmış.
Ben bir tarif yapayım; olmayan bir şeyi varmış ya da olmuş gibi algı yaratarak insanları aldatma yöntemidir!.. Yöntemleri nelerdir diye sorarsak!
Yelpazenin içi tamamen doludur, aklınıza gelecek her türlü algı ve yalanı kullanma sanatıdır.
Manipülatörler sıklıkla yalana başvurarak, gerçeği çarpıtmak için uğraşırlar.
En çok görüldüğü yerler, ticari alanlar, borsa, bankacılık veya yaşamın her alanını sayabiliriz ve en kötüsü de siyaset meydanları…
Gelin isterseniz, bizler; nasıl manipüle etmekten daha çok nasıl manipüle ediliriz ona bakalım!
Manipülatörler birçok rolü denerler! Siyasette en geçerli olanı da kurban rolünü oynamalarıdır!
Yani mağdur psikolojisini kullanırlar!..
Hele ki bizim millete “mağdurum” deyiverin hiçbir şey düşünmeksizin varını yoğunu verir bu millet!
Asıl verme nedeni de psikolojiktir aslında. Kendi narsistliğini tatmin edecektir, ondandır!
Siyasi arenada çok rastlanan, çok oynan rollerden biridir.
Karşındakinin mağduriyetine kandığın an bittiğin andır!..
Bazı durumlarda toplumu manipüle edeceğim diye kendisi manipülenin en babasına düşer farkında değildir!..
Olmayan bir işi varmış ya da olmuş gibi göstermek ve sonucuna da katlanmak gereken bir durumdur!..
Örneğin falcılar, çok iyi birer manipülatördür!..
Beklentinin ne olduğu konusunda biraz bilgi sahibi olsunlar sonuç onların açısından mükemmel olarak neticelenir.
Hayali bir düşman ve yine hayali bir kurtarıcı tarafından yok edilecektir. Sonuç; 3 güne kadar oldu bu iş!..
Somut gerçekler yanı başınızda! “Yok, macera arıyorum” dediğin an Atilla İlhan’ın şiiri girer devreye!
Şenlik dağıldı, bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O, Mahur Beste çalar, müjganla ben ağlaşırız
Gitti dostlar, şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız…
Gel sen dağılma, kendini manipüle edilmekten kurtar! Bir anlık tereddüt senin benlik çöküntüne sebep olur.
İlk önce nasıl manipüle etmeye çalıştılar?..
“Güç zehirlenmesi olmuş, yolda görse selam vermiyor.” Dönüp desen ki “bana ne bundan” tık yok!.. Bu sözün altındaki hazırlanış kendisi mağduru oynayacak ve seni de yanına alarak mağdur toplum psikolojisi ile vurmaya çalışacak!.. Gerçek olan cümlenin içinde saklı… Sana ne bundan!.. Günde kaç kez, ayda ne kadar görüyorsun Belediye Başkanını, karşı karşıya kaldınız da selamlaşmadı mı seninle?..
Umut satmıyor!
Söz vermiyor!
Analiz ediyor, projeleri hayata geçiriyor…
Yeter artık çağdışı manipülasyonları gör! 1980’li yılları çoktan geçtik!..
CHP’deki son durum nedir sizce?..
Genel Merkez bir koordinatör atadı!..
Adına takılmayın siz, İlçeyi düpedüz vesayet altına almaktır bu!
Vekalettir, velayettir, vesayettir ne derseniz deyin!..
Neyi, yetersiz gördünüz de ilçenin başına bir koordinatör getirdiniz!
Engin Altay hangi istihbaratla mahalleleri koordine edecek! Partinin kolları çalışmaz ise aldığı istihbaratı doğru olur mu?..
Buyurun, bu da bir manipüledir hem de iki yönlü kendilerini de manipüle etmişlerdir…
Hani ak saçlılar, aksakallılar yemeğe çağrıldı ya! Billahi de gitmezdim, yanımdaki arkadaşı da göndermezdim! 50 yıldır CHP içinde olacağım ama parti merkezinden biri gelecek beni koordine edecek! Çalışmalarımı dizayn edecek son 15 dakikada maça gireceğim!.. Dört köşe masadan bizi çağırdılar deyip, dört köşe olarak kalkacaksınız!
İşte buna, direk kendinizi manipüle etmek denir!..
Ankara’dan abim geldi!
E ne oldu?..
Bize yol gösterdi. Biz de organize olduk. Bundan sonrasın da onun gösterdiği şekilde siyasetimizi dizayn edeceğiz.
Tuhaflıklar tiyatrosu!..
Ben, katili merak ediyorum…
Uşak mı? Bahçıvan mı? Yazlıkçı komşu mu?..
Yani Engin Altay niçin gelir? Sherlock Holmes rolünü kim verdi ona!..
Kimse, ama kimse bana CHP siyaseti üzerine güzellemeler yapmasın!..
Siz önce içerisini düzeltin sonra halkınıza projelerden bahsedersiniz!
“Oldu bu iş!” Demekle, kendini manipüle etme arkadaşım!..
İşin en kötü yanını en çok yapansınız, farkında değilsiniz!..
Gerçekler, gözle görünür, elle tutulur olduğundan gerçektirler… Gökyüzünün ürkütücü sonsuzluğu bazen şairlere ilham olmuştur. Bilim, Ay’ın nurdan olmadığını çoktan ispatladı ve giden gidene…
Yerel seçim konuşmaları başladığından bu yana kaç açılış yapıldı, kaç spor tesisi, kaç sağlık ocağı, kaç otopark, kaç kütüphane açıldı. Ha sahi 15 yıllık tecrübeniz ile bir tane otoparkı hayata geçirebildiniz mi?
10 yıl da bir otopark!..
Ya ne yaptınız İBB’nin otopark çubukçularıyla milletin gırtlağına çökerek yol kenarlarını pazarladınız!
Başka ne yapıldı?..
Göletler, parklar, ormanlar, korular İBB aracılığı ile başka belediyelere kiralandı! Esenyurt burnumuzun dibine kadar geldi.
Durdursaydınız ya! 15 yıllık tecrübe ile…
Tecrübesiz biri geldi, hepsini geri aldı şimdi güle oynaya geziyoruz, eğleniyoruz oralarda!
İşte, kendi ellerinizle manipüle edilmiştiniz ama kimsenin umurunda değildi…
İşin gerçeği Silivri de pek umurunuzda değildi!
Ya ne?.. Başkan olayım yeter!
Kervan yolda düzülür!.. Düzülmüyor işte!..
Olmadı, çölde kaybolmayasınız diye, partiden bir de rehber gönderdiler… o da Silivri kırsalına ne kadar hâkim olacak!..
Biz Altayları çıkalı 9 bin yıl oldu…