Ana SayfaEsra SelimoğluFAZLA SÖZE GEREK YOK

FAZLA SÖZE GEREK YOK

Barış,

Güvercinleri var, zeytin dalları var,

Kendi yok!

Türküleri var, halayları var

Görüşmeleri, sözleşmeleri, antlaşmaları var,

Kendi yok!

Partileri var, mitingleri, akilleri var,

Beyazı var, pankartları var,

Kendi yok!

 

Barış birlikte yaşamayı başarmak,

Birlikte mücadele etmeyi öğrenebilmek değil miydi?

Biz birlikte ölüyoruz.

Barış, çuvala sığmayan mızrak.

Durdurulamayan ok…

Fazla söze gerek yok!

“BARIŞ”

Çocuğun gördüğü düştür barış.

Ananın gördüğü düştür barış.

Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.

 

Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba,

elinde yemiş dolu bir sepet;

ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi

ter damlalarıyla alnında…

Barış budur işte.

Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman

ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,

yangının eritip tükettiği yüreklerde ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,

ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık,

boşa akmadığını bilerek, kanlarının,

Barış budur işte.

Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda

yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi

Ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.

Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun gökyüzünün dolmasıdır içeriye;

Gökyüzünün, renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla

Bayram günlerini çalan gözlerimizde.

Barış budur işte.

Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun gözlerinin önüne tutulan kitaptır.

Başaklar uzanıp, Işık! Işık! –  diye fısıldarlarken birbirlerine!

Işık taşarken ufkun yalağından,

Barış budur işte.

Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler

Geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü

ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından

Cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi;

Barış budur işte.

Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de bir kök olduğu zaman

Gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya

geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman

dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra.

Ve sonunda, hissettiğimiz zaman yeniden

Zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için,

ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.

Barış budur işte.

Barış, ışın demetleridir yaz tarlalarında,

İyilik alfabesidir o, dizlerinde şafağın.

Herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yeni bir dünya kuracağız demesidir;

Ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.

Barış budur işte.

Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde,

Mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların

Şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine

Büyük karanfilini alacakaranlığın…

Barış budur işte.

Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların

Sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.

Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.

Ve toprakta derin izler açan sabanların tek bir sözcüktür yazdıkları:

“Barış”

Ve bir tren ilerler geleceğe doğru kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden

buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.

Bu tren, barıştır işte.

Kardeşler, barış içinde ancak

Derin derin soluk alır evren.

Tüm evren, taşıyarak tüm düşlerini.

Kardeşler, uzatın ellerinizi.

Barış budur işte.

Şiir: Yannis RİTSOS

Çeviren: Ataol BEHRAMOĞLU

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Payidar….

Tarım Devrimi

Sevmeyen Var mı?..

Kıymetlim!

Viktualienmarkt!

Suça ortak olmak

Yeniden Merhaba

İlgili Yazılar

Payidar….

Tarım Devrimi

Sevmeyen Var mı?..

Kıymetlim!

Viktualienmarkt!

Suça ortak olmak

Yeniden Merhaba