Başbakanımız bile izinizden yürümeye karar verdi… Hem de istiklal mücadelesi ilan ederek çıktı samsun’a! Duyduk, Erzurum’a geçecekmiş oradan, araya bir Amasya genelgesi sıkıştırsa; var ya tadından yenmez.
Rabbim eylerse güzel eyler…
Şu gezi parkında; “Atam izindeyiz” diyenlerin yemiş oldukları ölümüne dayaklar geliyor şimdi aklıma…
Atam İzindeyiz! Yazılı büstlere, heykellere demirlerle sopalarla saldırdılar. “Beton Mustafa’yı yok edeceğiz” diyerek yol, iz tanımadan kırıp döktüydüler. Buna da şükür diyelim…
Rabbim eylerse güzel eyler…
Sayın Başbakanımız, gezi ruhundan etkilenmiş olsa gerek… Gezecek, ülkemize İstiklal mücadelesini anlatacak. Anlatacak anlatmasına da ilk madde; Misakı Milli! Onu nasıl aşacağız? O nasıl olacak? Diye merak etmiyor değilim hani?
Nasıl, izler silinmemiş değil mi?
Şahsi isteğimdir Sayın Başbakanımızdan… Nasıl olsa “İzler” sizi Sivas’a kadar getirecektir. İşte orada bir Sivas kongresi yapmadan çıkmazsınız sanırım. Gelin tarihe tanıklık edin, isterseniz biraz da tarihe yeniden dokunabilirsiniz. CHP’nin kuruluş yeridir Sivas, kuruluş günüdür de. O gün orada tarihe uygun olsun diye CHP’ye de bir el atsanız diyorum. Düştüğü duruma bir baksanıza… İsterseniz yeni bir CHP kurun başına da siz geçin. Vallahi mübalağa etmiyorum Sayın Büyüğüm, siz demediniz mi? Bu bir istiklal mücadelesinin başlangıcıdır diye! He vallahi böyle başladıydı mücadele…
Sivas yollarında geceleri katar, katar kağnılar gider tekerleri meşeden. Ağız dil vermeyen köylüler Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler?
Ne güzel dizelendirmiş şiirinde A.Muhip Dıranas bu milletin yüzyıllık suskunluğunu.
Ya büyük usta ne diyor?
Kağnılar, gidiyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru. Toprak öyle bitip tükenmez, dağlar öyle uzakta, sanki gidenler hiçbir zaman hiçbir menzile erişemeyecekti. Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle. Ve onlar ayın altında dönen ilk tekerlekti.(N.Hikmet)
Ah be atam; kağnıların tekerlekleri dönüyordu o zaman o ayın altında! Kalkıp şimdi bir görseniz, şimdi ki tekerlekler, Pervane olmuş bir ampulün altında dönüyorlar…
Yani, Sayın Başbakanımıza anımsatmak isterim! Yollar uzun ve çetrefillidir biraz. Ta, gider Akdeniz’e kadar dayanır. Akşehir, Afyon’u anladık da! İzler, İzmir’e doğru gidiyor. Hani, “Bir yemin ettim ki dönemem” diyorsanız, eyvallah! Yolunuz açık olsun… Yoksa İzmir’in ne yapacağı konusunda benim de çekincelerim var…
Ha bakın, yeminle söylüyorum. Cumhurbaşkanlığı konusunda bir oyum var, helalinden sizindir. Siz bu Ülkenin kaderine 1924 de yazıldınız. Süreç tamamlanmalı diye düşünüyorum. Seçimi alamama gibi bir sonucu düşünmek bile istemiyorum. Sadece bir konu da çekincem olduğunu, onu da burada yazmadan geçemeyeceğim! Eh, sonucu da bizden çok, sizi ilgilendiriyor…
Şimdi, kalkar; “ Ben, o izlerin üstüne basar; o izleri siler, yerine kendi izlerimi bırakırım” diye düşünürseniz! Aman diyeyim, teşebbüs bile etmeyiniz. Bizler, daha önce gördük o filmi buralarda… Bir imam olup, bir papaz kılığına giren Bir siyasetçimiz var. Yaşayan bir efsaneyi yok etmeye çalışırken, öyle bir çarpıldı ki; tam dokuz yerinden. Kucak dolusu para harcadık sonra, eski haline döndürene kadar…
Sayın Başbakanımız hayırlı bir yola girdiler, Allah utandırmasın… Türkiye, Mısır’lıya ve de İngiliz’e bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir. İnşallah bir gün, Başbakanımızın ağzından da duyarız,”Tam bağımsız Türkiye sözcüğünü.”
Eh, Rabbimiz eylerse güzel eyler…