Yıl 1918

Bu yazmış olduklarımı birine destek ya da birilerine köstek olsun diye yazmadım. Sadece aklımızın bir köşesinde bulunsun diye yazmış olduk…
Son günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yakın çevrelerimizin görüşleri sorulduğunda; verdikleri cevaplar, bana biraz anlamsız geldi. Biz de ülkemizin yüzyıllık yalnızlığına bir göz atayım istedim!Bakın ne için verecekler?

Partim için vereceğim!

Partim kimi gösterirse ona vereceğim!

Başbakan, olmasında kim olursa olsun!

Fena adama benzemiyor, vereceğiz işte! Başka çaremiz mi var?

Ülkemizin kaderi her ne kadar 1919 tarihinde çizildi denilse de benim şahsi fikrim olarak bu tarihin 1918 olduğu kanaatindeyim…

Aslında bir 10 yıl daha geriden başlamak gerekir de kısadan dokunup geçelim… 1908 devrimi sonrası Kesintilerle iktidarı elinde tutan ittihat ve terakki hükümetlerinin sonuncusu olan Talat Paşa hükümeti  1 kasım 1918 tarihinde kendini lağvetti 2. Kasım 1918 tarihinde Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa bir Alman hücumbotu ile Rusya ya kaçtılar. 11 gün sonra da 13 Kasım 1918 tarihinde İngilizler İstanbul’u işgal ettiler

Evet,  Osmanlının ya da Türk dünyasının kaderi değişecekti. Şubat 1918 tarihinden 13 Kasım 1918 tarihine kadar hazırlığı süren işgal  13 Kasım 1918 tarihinde İstanbulda son buldu. Bu tarihten itibaren de Türkler için İngiliz yılları başlamış oldu. ( 5 yıl süre ile sürdü İstanbul’un işgali. 6.Ekim 1923)

13 Kasım 1918 İngiliz’ler İstanbul da…

Çağırıldılar mı da geldiler? Yoksa kendileri mi gelip işgal ettiler? Bu konu hep tartışma yaratmıştır. Lakin Osmanlıda, bir görüş, bir model,  bir birliktelik, bir kader ya da kadersizlik mi diyelim buna;  nihayet sona eriyordu. Osmanlının her yanına nüfus etmiş olan Alman ekolü; tasını tarağını toplayıp gidiyordu. Çok değil, yukarıda adlarını saydığım paşalar da 4 yıl içerisinde suikastlar neticesinde yok edileceklerdi. Talat Paşa, Almanya’da, Berlin’de bir ermeni kurşunu ile (Tehleryan suikastı 1921) Cemal Paşa, Gürcistan’da Tiflis’de (Bazılarına göre yine bir ermeni suikastında 1921- bazı tarihçilere göre de bir Rus tarafından) suikasta kurban gittiler. (Not: 1915 Tehcirinde Ermenilere çok büyük yardımları olmuştur. Beni kanımca da Ruslar tarafından vurulmuştur. ) Enver Paşa da Tacikistan da Ruslara karşı savaşırken şehit düşmüştür ( Enver Paşayı Vuranın da bir ermeni Komutan olduğu söylenmektedir.04.08.1922)

Alman etkisinden tamamen kurtulan Osmanlı, işgal kuvvetlerine ve İngiliz kültürüne teslim oluyordu. Damat Ferit paşa hükümeti ve saray, İngilizleri işgalci olarak görmüyor işbirlikçi olarak görerek her alanda İngiliz hayranlıklarını dile getireceklerdir. Halk arasında bile bu hayranlık, “Asılacaksan İngiliz sicimi ile asılmalısın” sözü ile yer bulacaktır.

Kurtuluş savaşı ve cumhuriyetin ilanından sonra bile İngiltere’nin soluğunu hep ensemizde hissettik. Misak-ı Milli sınırlarımızdan 12 adaların durumuna kadar hep İngiltere’nin kararları etkili olmuştur.

Bu durum, ta ki İsmet İnönü’nün kendini Milli Şef ilan edene kadar sürmüştür. 1941 yılında Almanya ile görüşmeler tekrar başlamış 2. Dünya savaşında genç cumhuriyet; Almanları gizlice desteklemeye kadar vardırmıştı işi.

Şimdi günümüze dönersek, Ortadoğu’nun bütün diplomasisinde İngiltere’nin olduğunu görürsünüz. Amerika ile birlikte iyi polis, kötü polis oyunu oynamakta,  iyi polisi canlandıran İngiltere’nin vazifesi de diplomasidir. Kaddafi sonrası Libya’dan savaş tazminatı olarak Amerika’dan  sonra en fazla petrolü İngiltere almakta, İngiltere Bankalarında Libya’ya ait 20 milyar doları dondurarak yaptırımlar sağlamakta. Libya’nın inşasında İngiltere söz sahibi olmaktadır.

 

1943 yılında Kahire’de doğan ve Mısır vatandaşı olan Ekmellettin İhsanoğlu’nun Türk Vatandaşlığına geçişi 1970 yılıdır. Aslında Organik kimya doçenti olan Hocamız, 1984 yılında bir anda karşımıza Bilim tarih profesörü olarak çıkmaktadır. İngiltere’nin Ortadoğu ve İslam ülkelerine istihbaratçı yetiştiren ajan üniversitesi olarak da bilinen Exeter Üniversitesi’nde akademik çalışma yapar. Bu üniversite, İngiltere Devleti’nin Ortadoğu’da İngiltere hesabına çalışmalar yapmak üzere görevlendireceği akademisyenler  ve yöneticiler yetiştirir.  24 yıl boyunca İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin genel direktörlüğünü Ekmellettin bey, 2005 yılında Genel sekreterliğe getirilir.

Genel Sekreterliği döneminde; ılımlı İslam ve dinler arası diyalog çalışmalarında ABD, İsrail ve İngiltere ile birlikte hareket eder. Amerikancı İslam’ın savunucularından biri olarak karşımıza çıkar.

ABD Başkanı Obama tarafından Beyaz Saray’da ağırlanan ilk İKÖ Genel Sekreteri olur.

1918 yılına dönersek, İngiltere bize bir gece de gelmedi.

Bu bir tarihsel döngü mü?

Yani bizler,  yine;  “Asılırsak, İngiliz sicimi ile olsun mu diyeceğiz?”

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

İlgili Yazılar