Açtık, tabi ki!… Faruk Belenkoğlu ağabeyimiz. İstersen açma (!)
Kendisinden biraz bahsedeyim!
Silivri, onu; ‘Hacının Faruk’ olarak tanır. Yani, biraz da “Deli Faruk” diye tanınırız ya(!)…
Neden mi?
Beşiktaş Kulübü onun her şeyidir. Canını iste canını verir…
Hani, insanın içinden Keşke Fenerbahçeli olsaydı diyesi geliyor!
Onun yanında, Beşiktaş’tan söz ederken; “sözünüzü tartarak konuşun” dememiz sizi gücendirmesin! Beşiktaş sevdası ile deliliği bir araya gelince ortaya bizim Faruk ağabeyimiz çıkıyor işte!
Evden, patlıcan almaya diye çıkar, neredeyse bir hafta boyunca bir Türkiye turu yapar, elinde patlıcanlarla bir hafta sonra döner gelir.
Ne desin, Aysel ablamız: Hoş geldin Bey, ben de yağı şimdi koydum tavaya tam zamanın da geldin (!)
Aysel Ablamı da bir satırda anlatayım sizlere… Balıkçı Kemal ağabeyimiz vardı. Silivri’nin canlı tarihlerinden biriydi. Ben de saygınlığı çoktur. Kemal ağabeyimizin kızıdır Aysel ablamız, 50 yıl önce Zamanın en güzel kızıydı!..
50 yıl böyle bir insanın kahrı çekilir mi? Çekti işte! Alıştı diyelim Aysel ablamız ne yapsın (!) İşin şakasındayız tabi ki de! Allah her ikisini de sağlık versin ömür versin…
İşte bu Faruk ağabeyim, telefonda bana ağlamaklı bir sesle “yaz bunları Lütfü’m, Faruk ağabeyim dedi ki de! 10 yıl sonra çarşıda bayrak asıldığını gördüm Atatürk meydanında 23 Nisan’da bayraktan geçilmiyordu ortalık. Helal olsun Volkan Başkana, de bunları kardeşim” diyerek içini döktü! …
Herkesin bir tutkusu var! Faruk ağabeyimiz de resmi törenlerde bayrakların asılmadığına içerlemiş… Gönlü ferah şimdi. Biz de buradan, onun sevincine ortak olalım ve bu sevinicini de Silivri Halkıyla paylaşalım istedik!
Kendisine, buradan çok teşekkür ediyorum! Bir daha ki patlıcan ya da kabak almaya çıkarken, beni de al yanına diyorum…