Siz de fark ettiniz mi?
Hissedilinir bir şekilde artış oldu. Karşı olanlar, yanında olanlar, çok yakınında olanlar, az uzağında olanlar. Herkes bir Özcan Işıklar haberi ile gündem yaratmaya çalışıyor. Hem de öyle methiyeler falan düzenlenmiyor. Tam tersine yükleniyorlar Sayın Işıklar’a…
Ne oldu dersiniz?
Hiç kimse telaş etmesin, olan bir şey yok! bizzat Özcan Bey tarafından ayar veriliyor. Neden, şimdi durup dururken ayar versin? Diye düşünenleriniz hatta kendilerine haksızlık ettiğimi dahi düşünenleriniz de olacak.
Adını koyalım bu ayar verme işinin! Sayın Işıklar, Mazlumu oynamayı çok seviyor. Bu özelliğini kaçımız biliyor ve tespit etmiş durumda?
Evet, en güzel mazlumu oynama trajedisi de en yakınındakilerini karşısına alarak gerçekleştiriyor.
Üstelik bu rolü de kendisi veriyor yanındakilere ve de haberleri olmadan da üstleniyorlar rollerini. Güzel bir yönetmen, iyi bir yazar ve çok iyi de bir prodüktördür kendisi.
Yola çıktığı arkadaşlarından tutunda en yakınındakilere kadar.
Belli bir kitleyi elinde tutabiliyor. Ya da yanından gönderebiliyor. Gidenler bu gitme işini kendilerinin gerçekleştirdiğini sansalar da bir müddet sonra gerçeği kavrıyorlar. Sonuç itibarıyla o mazlumu oynamış ve elinden geleni yaptığını ama yine de haksızlığa uğradığını hatta uğratıldığı senaryosu gözler önüne serilmiş olacaktır.
Peki, bu rolü üstlenenler kim? Bu rolü üstüne yıktığı insanlar kim? Diye sorarsak yerinde olur düşüncesindeyim.
En yakın arkadaşı olur, ya da bir çalışanı, bir meclis üyesi, ne bileyim başkan yardımcısı olur, birim müdürü olur, işçisi olur, derneklerden olur, yerel basından olur. Olurda olur.
Şimdi soruyorsunuz e nasıl olur? Diye
Pamuk İpliği metodu ile…
Yedi yıldır gözlemleyebildiyseniz şayet, formülü çözdünüz demektir. Sayın Başkan, bu güne kadar tüm ilişkilerini pamuk ipliği ile yönetmiştir. İstediği an pamuk ipliğini koparıp, istediği an düğümlemiştir.
İpliğin ucundaki şahsiyet önemli değildir. O an için, ona biçtiği rol o dur! Halkın gözünde mağduru oynamak, pamuk ipliğinin ucundakileri oynatmaktan geçecektir.
Hani Üç-Hürel orkestrasının eskilerden bir parçası vardı. Aşkın şarabından bilmeden içtim, sevda yolundan bilmeden geçtim… Bilemezsin nerelerden geçtiğini, nelerden geçtiğini.
Böyle bir sistem mi var? Varsa bir örneği de var mı?
Sistem de var, örneği de var!
Ben, kişiden çok bu yöntemi uygulayan bir devletten bahsedeyim sizlere… İsrail!
İsrail, nasıl ki herkesi kendine düşman edip, ağzından barış ve kardeşliği düşürmüyorsa sevgili Başkanımızda aynı taktiği uyguluyor.
İstediğini istediği kadar uzak tutup, en yakınındakini en uzağa itebiliyor. Uzaktakilerin de bir anda yanında olabilme olasılığı yüksek… Mağdur edin yeter.
Bekleyin görün, büyük değişimi fark edeceksiniz. Ya da büyük fotoğrafa iyi bakın… Görebilirsiniz.