İngiliz parlamentosunda yer alan Lortlar kamarası ve avam kamarasından sonra icat edilen bu son kamara!…
İçimden bir ses, “bravo Sezen’e 30 yıl önceden görmüş olacakları diyesim geliyor…
Bugün yazacaklarım, Sezenin sorusuna da cevap olacaktır.
Bir hafta veya 10 gündür ana haber bültenlerinde ve haber yorum programlarında Sayın Cumhurbaşkanımızın son konuşmaları gündem yaratır hale geldi.
“Nedir, bu sihirli sözcük”? Derseniz buyurun okuyun!…
“Kentsel dönüşüm” sözcüğü ağzından düşmez oldu, Sayın Cumhurbaşkanımızın. İnsanca yaşamdan girip, görüntü kirliliğinden çıkıyor ve mutlaka kentsel dönüşüm programlarının uygulanmasını istiyor ve de bir an önce hayata geçirilmesinden bahsediyordu…
Evet, proje güzel mi güzel!
Hani, “Cumhurbaşkanımızın hakkını yiyorlar” diyesim geliyor!
Sonra dönüp, projenin hayata geçiş yönüne bakıyorum. İçim eziliyor, içerim sızlıyor, projeden yana bakmaya korkuyorum.
Memleket için, insanımız için dedikçe yüreğim yarılıyor!
Neden mi?
Memurundan, mimarına herkes ellerini ovuştururken, müteahhitlerin Nâmütenâhi istekleri de cabasıdır bu işin!
Belediyeler, bu işin tam ortasında derken (Geçen dönemden anımsıyorum) o da ne? Kentsel dönüşüm işi belediyelerden alınarak, özel şirketlere ihale edileceğini duyuyorum!
Yani diyorum ki İhaleden işi kapan firma sabah kapınızı çalabilir, “burayı yıkacağız”!…
Neden? Diye soramayacaksınız, çünkü can güvenliğiniz söz konusu!…
Sizin anlayacağınız, ülke; kısa sürede şantiyeye dönüşebilir!
Yani, kentsel dönüşüm; size, dönmeyebilir de. Yıkılmış evle sokak ortasında kalma ihtimaliniz oldukça yüksek çıkabilir!… Devlet ne zaman ne kadar yakınınız da olabilecek?
Siz, hiç köylerde; “ev yapalım” diyen müteahhit gördünüz mü?
Bir sabah ahır kapısını zorlayan insanları görürseniz şaşırmayın!
Ne istiyorsunuz?
İyi görünmüyor, yıkacağız!…
Ahır burası, hayvanlar var içeride.
“İyileştireceğiz burasını, üzerinize 100 bin tl düşüyor. Gidip yatırın, a ha makbuzu kestik”!…
Vereceğiniz en makul cevap “hayvanları alın” olacaktır! Ancak karşılamayabilirler de!…
Zaten, köylere bir dadandılar mı? Yanlarında bir celep ve bir kasapta mutlaka götürürler…
İmar parasını, amuduyla götüren belediyeler, bu işin şikayet merci olabilecekler mi? Güvence verebilecekler mi? Yoksa, parmak hesabı mı çalışacak masa başındakiler!
Bizim belediyemiz mi? Şimdilik sadece bina olarak var ortada! Belediyecilik yönünden durağan bir vaziyette!
Onları da yazarız! İlk altı aylık performanslarında… ilk 90 gün anımsatma yazımız hava da kalmıştı! Altı aylık çalışmaları biz yazarız artık!…