Acaba, diyorum! Çorlu ve Polatlı’daki tren kazalarındaki makinistler, ist’lik makamına geçemediklerinden mi, kazaya sebebiyet verdiler?
Ya da bir kapitalist olabilmek için ne kadar bir kapitale ihtiyaç var?
Ya Komünistler, bu kış gelirse nice olur halimiz? Bakın, Celal Bayar gitti gideli, esnafın kış cirosu düştü!
Art, sanat demekse “artist” sanatçı mı oluyor? O zaman “artizm” diye bir kavram niye yok?
Lafı niye dolandırıyorum değil mi?
Cumhurbaşkanımızın, kanal projesi ağızlarda 10 yıldır pelesenk oldu?
Oradan geçecek, buradan geçecek söylemleri başlayalı tam 10 yıl oldu!
Kimseden çıt çıkmıyordu!10 yıl boyunca söylemler genişledi durdu!
Kanal, bir Küçükçekmece’ye gidiyor, bir Silivri-Kınalı ’ya geliyor. Selimpaşa’da karar verildi derken, Murat çeşme mevkiinde Kanal İstanbul ve Silivri marina yan yana olacak diyenlerimiz türedi!
Geçen yıl Küçükçekmece gölünden girdiler! Medya haritalar yayınladı!
Bir Allah’ın kulu da geçen 9 yıl içersinde “istemezük” demedi ya (!)
Şu son bir ay da Herkes olmamasından yana fikir birliği içinde!
Şaşılacak derecede ve örgütlü bir şekilde çığ gibi büyüyor, “istemezler örgütü”!
Bizim, kanalist Cumhurbaşkanımız da sanki bilerek bu durumu üstlerine üstlerine gidiyor! Tamam yapacağım, yapmak üzereyim, yarın kazmayı vururuz, kimse karşımızda duramaz diye!
Kronikleşmiş kanal projesine şöyle bir bakalım mı?
Daha önce de köşemizde iki kez söz konusu etmiştik!
Tarihin akışında kimler, hangi yöneticiler, hangi yönetimler kanal açmaya kalktılar? Öncelikle, kanalın tarihsel döngüsüne bir bakalım!
Daha önce de kimler, kanalist olmuştu (?)
1890’lı yıllar da Abdülhamit’in rüyası idi!…
Hem de ne rüya?
İğne Ada’dan girip, Meriç’le Saroz körfezine inmeyi planlıyordu!
Yahudi lobisi kafasını karıştırdı. Daha o yıllarda; olası bir İsrail için hudutlarını belirlemek istiyorlardı!
“İlla kanal yapacaksan, Süveyş kanalını yap” dediler!
Bizimkiler, İngiltere’ye Heykelini bile ısmarladılar! Parasının yarısını bile ödediler ama kanal yarım kalmıştı. Heykeli de Amerika satın aldı İngiltere’den… Özgürlük heykeli olarak dünyaya ilan etti! Kanal da İngilizlerin eline geçti!
1977 yılında Bülent Ecevit’in aklına soktular!
Yeni çiftlikten girecekler, Istıranca’dan geçip, Kastro üzerinden Karadeniz’e ulaşmayı planlıyordu!
1987-Turgut Özal’ı yokladılar! Marmara Ereğlisi-Kamaro dereden girip, Ergene üzerinden Karadeniz’e inmeyi planlıyordu Özal!
Kimin stratejisiydi bütün bunlar!
Kimimize göre, Amerika istiyordu: Montrö antlaşmasına göre de Karadeniz’de Amerikan ve NATO gemileri, hareket halindeyken, 72 saat kalabilirler. Arıza ve bakım için ise limanlarda sabit bağlı olarak 20 gün kalabilirlerdi!…
Geçerliliğini yitirmiş bahaneleri, güncelleyip durdular!
Oysa hiç kimse işin bilimsel yanı ile çok fazla ilgilenmedi!
Evet, son bir aydır dilekçe topluyoruz! Batarız, biteriz dilekçeleri!
Kanal projesinden vazgeçebilmenin bir yanını oluşturmanın yolunu keşfetmiş olmasın Sayın Cumhurbaşkanımız!
Sizler, “olmaz dediniz, biz de yapmadık”!
Demenin de bir yolu bu olabilir mi acaba? Çok mu oportünistim?…
Bizlerin kulaklarına jeo-fizik raporlarını üfleyenler, batarız diyen ekonomistler acaba Cumhurbaşkanının kulağına başka şeyler mi üflüyorlar?…
Hadi ben de bir şeyler üfüreyim!
Katar’ın yıllık doğalgaz rezervi 80 milyar metre küp. Bu paranın çoğu, Okyanusun dibini boyluyor! “Kutsal topraklar alınıp satılamaz” deyip, denizin üzerine yaptıkları binaları satıyorlar. Bu döngü orada da böyle dönüyor!
Trakya planı, Yahudi planının 130 yıllık bir hikayesidir. Rockshield ailesinin finansal pazarlama taktiğidir…
Bence, daha çok, daha da çok imza atmalıyız!
Daha da çok karşı duralım, mesele Türkiye’yi bitirmektir…
Osmanlıyı da böyle bitirdiler!
Borçlandırarak!…
Rockshield’ler, “borçlarınıza karşılık Filistin” dedikleri gün padişah ne yazık ki Abdülhamit’ti!
O, o gün; canı pahasına karşı durdu!
Bugün biz de karşı durmalıyız! Kabalistler, bu ülkenin ipini çekmeden, kanal masalından uyandırmalıyız Kanalistleri…
Not: Galata port projesi, hayata geçirildi! Biraz araştırın bakın, nereye ve kimlerse varacaksınız!…