Toplumun, topluca kabul ettiği ve de riyanın dibinin kazındığı bir söylemdir.
Anneler ve öğretmenlerin birbirlerine fütursuzca ilk yaklaşımlarıdır.
Öğretmen; “Oğlunuz zeki ama çalışmıyor, aklı hep başka yerde!”
Annenin yaşadığı bu diyalektiği diğer insanlara çevirisi: (Başta Baba olmak üzere)
“Oğlumuz çok zeki ama aklını kullanmıyormuş, nasıl bir şey yapmamız gerekecek acaba” !.. (Tamirciye ver, motor mühendisi olur…)
Aklı kıt diyemiyor!
Zekâ ile aklın bir olay üzerinde ortak çalışabileceğini düşünemiyorlar!
Zeki ama aklını kullanmıyor!..
Bu aklını kullanmamak nasıl bir şey acaba!..
Akıl, doğru ve yanlışı, gerçek ve yalanı ayırt etme, düşünce ve karar verme yeteneğimizdir. Hafızamızın işleyişine ve doğru kararlar alabilmemize olanak tanır. Diye tanımlıyor bilim… Yani kısaca bilgi birikim ile işlev kazanıyor. Hafıza bir nevi bilgi arşividir. Gerektiği anlarda bilgiyi bize iletir.
Zekâ, olayları anlama, gerekli ilişkileri kavrama, yargılarda bulunabilme ve bunları açıklayarak çözebilme yeteneğidir. Kısacası, kavrama ve hızlı düşünme yeteneğidir.
Her türlü oyun, zekâ gelişimini sağlar, örneğin: Kumarbazlar çok zekidir diyebiliriz ama akıllı mıdırlar?.. Sorusuna tam bir cevap bulamayız! Akıllı olsalar kumar oynamazlar gibi absürt soruyla da aklı ifade edemeyiz maalesef!
Zeki, bir insan çözüm üretebilir, akıllı olan ise ürettiğini olumlu yönde uygulama kabiliyetine sahiptir. Zekâ, daha çok bireyseldir. Akıl, bilgiye dayalı olduğundan daha çok toplumcudur. İşte, Akıl; demokrasinin toplumca nasıl kullanıldığının bir örneğidir. İlimin, bilimin nasıl kullanıldığının toplumun üzerindeki gelişiminin bir örneğidir. Zekâ bunları hayata geçirmek için kazanılmış bir yetenektir. Toplumca zeki olamayız ama toplumca akıllı hareket edebiliriz!..
Görme, tanıma, maddeye göre (Menfaate göre de diyebiliriz) hareket etme, toplumcu akıldan geçer!
Hani bir şarkısında Ebru Gündeş “Benim olmazsan valla kapına dayanırım/Akıllı ol senin aklını alırım” diyor ya! Şu akıl alma işi gerçekten olabilir mi?..
Neden zekayı değil de aklını alıyor?..
İşte, burada özellikle din adamlarının çok kullandığı bir müessese devreye girer; “Algı” müessesi!..
Bir serap gibidir. Hayal kurdurur; varmış, olmuş, sahipmişsin gibi düşünmeni sağlar.
Algı, kısa vadede çok işe yarar. Uzun vade de diyemiyorum, çünkü fazla süre alamaz yaşamda. (Yalancının mumu yatsıya kadardır)
Orta da somut gerçekler vardır; elle dokunur, gözle görebildiklerindir ama hayal ettirilen şeyler beklentiden öte geçmez sonuç hayal kırıklığı, kaybedilen zaman ve eline geçen fırsatlar da gitmiştir artık!..
Zeki insanlar, algının ne menem bir şey olduğunu çabuk kavrarlar!..
Bu durum karşısında zeki insanların içinden toplumu uyaranlar da olur, uyutanlar da olur!.. Bir yol ayrımı yaşatır kendisine…
Toplumcu akıl yaratanlar geleceğe umutla bakanlardır. Oysa, algı yöntemiyle uyutulmuş bir toplum. Geleceği göremez, darmadağın olmuştur. Ülkesini, şehrini, tarlasını, bağını bahçesini elinden almışlardır. Uyanırlar mı?.. Uyanmamaları için, algı müesseseleri harıl harıl çalışır. Cemaat ve bürokrasi el ele vermiştir… Yakın zaman da şu küçücük kasabada hepsini yaşadık!
Yakın bir zamanda bir söz ettim: Bu şehrin yöneticiliğini yapanlar ya da yapacak olanların FETÖ örgütü ile doğrudan ilişkide olanların veya olanlarla yakın, uzak birliktelik yaşayanların, yardım ve yataklık edenlerin, bırakın yanlarında olmayı direk karşılarında olacağımın duyurusunu yapmıştım.
Kimse bana, Silivri’yi Paris yapacağım algısını geçiremez. Ama Paris’e 10 öğrenicimizi okutmaya göndereceğim diyen biri benim için daha akılcıdır… Bu sözün oluru ve gideri vardır (Paris olmaz, Zürih olur, Berlin olur. V.B)
Şimdi, önümüzdeki günlerde yerel seçimler olacak! Biz, yazmaya devam edeceğiz. Somut, görebildiğimiz, dokunabildiğimiz gerçekler var. Bir de ipe sapa gelmez algılar.
Buradan uzaya astronot gönderemeyiz ama öyle bir teknoloji eğitim merkezi kurarsın ki geleceğin astronotlarını yetiştirirsin.
Var mı raylı sistemi kuracak bir projen?.. Yok. Sanayi çarşısı kurtarmaz artık bizi!.. 5 tane sanayi bölgen var, o söylemek istediğiniz şey “sanayii devrimi” o da sizi aşar!..
Bakmak, algıdır zekanın tetiklediğidir. Oysa, görmek akılcıdır. Görür, tanır ve bilir… Hayatı ıskalama, lehine çevir…