yazacaklarım, asla Ak Partiye ya da Dilek Demiral’a destek vermek amacıyla değildir. Şenol Başkan güzel paslar atıyor. Eh biz de kaçırmayalım; işin gerçek failine bir iki gol atalım diye kaleme alıyoruz.
yani dünkü yazımızın bir nev-i devamı olacaktır.
Sayın Türkyılmaz, “Haklı davamız” diye klişe bir sözle sözüne başlamış ve bakın diyor ki; her türlü olumlu girişime partisel ve fikirsel olarak ayırt etmeden destek vermişizdir. Bu durum bundan sonra da aynı şekilde devam edecektir.
“Haklı davamız dediğiniz” nedir Allah aşkına? yapmayın! Bu sözünüzü açarsak, CHP ile taban tabana zıtlığınız ortaya çıkar ki; Başta türban olmak üzere tam 27 kanun maddesinin meclisten geçmesinde o günlerde Ak Partiye baston durumunda olduğunuzu hatırlatırız. Yani davanızdaki haklılık payı tartışılır gibi geldi bana…
Diyorsunuz ki; “İlçemizin yararına olan her türlü olumlu girişimi destekleriz.” Kişisel olark evet desteklersiniz de lakin, siz “MHP olarak” diyerek bakın nasıl bir yanlışa düşüyorsunuz! “Partisel ve fikirsel olarak destek vermişizdir ve bundan sonra da bu aynı şekilde devam edecektir. Demişsiniz ya! Parti ilke ve tüzüğünüze aykırı hareket etmiş olmuyor musunuz? Haklı davanız yerle bir… Yani bastonluk kalıtsallaşmış olmuyor mu? Bilmiyorum ama böyle durumlar için parti suçu diyorlar!
Şu ilçe yararına dediğiniz yararlara bir bakalım!
28 Milyon harcandı yollara; bize yakışmayan bu yolları dikte etmeye çalıştı; “size yakıştı” diyerek. Yarın, gidin partililerinize sorun bakalım yakıştı mı? Memnunlar mı?
Silivri Belediyesine ait 50 ye yakın arsa satıldı! Niçin satıldı? satıldı da ne yapıldı? Bunlara cevap verebiliyor musunuz?
Halkın malını hayrat gibi dağıtıyor!
Esnafla bir konuşun bakalım, gerçekten mutlular mı?
230 Milyon TL borçlanma yapıldı? Ne yapıldı 230 trilyonluk bu şehirde? Sadece kendinize bir sorun! Varsa vicdanınız, size gerçeği seslenecektir.
Destek verdiğiniz şahıs ne dedi? Bu şehrin imamı da benim papazı da benim. kendi kendisini tescillemedi mi? Cemaat ilişklerini saklamadı. Saklamıyor da! E sağolsun, çat kapı Bartlholomeos,,,
Samimi bir şekilde sorun bakalım kendisine! Kaç kez yurt dışı var! Ben en son yazdığımda 170 ler falandı. Bu sene pek çıkamadı performansı düşüktü! Siz 5 yılın ortalamasını alın güne bölün!
Çer çöp işlerini ben yazmıyorum! Arkadaşlar yeterince yazdı! Şimdi, bana yukarıda Silivri’nin yararına bir iş söyleyin! Sayın Türkyılmaz, Ak Partiyi destekleyin demiyorum. Hatta eleştirmeyin de demiyorum. Ama bir başkasının işlerini başka bir partili olarak savunmayın! Hele ki; partisel ve fikirsel olarak hiç demeyin. Kendi partisi ile fikileri uyuşmayan birinin sizinle uyuşacağını hiç sanmıyorum.
Geriye Birleşik Esnaflar Odası Başkanı Nuray Koçer kalıyor! Burada da ne yapmak istediğinizi hiç anlamadık!
Şu soruma bir yanıt arıyorum! Silivri de hangi odalara başkan olacak arkadaşlarımızın kaçı sizin partinizden geçti.
Benim bildiğim bir kaç arkadaş var… Sayın Koçer, başta olmak üzere; bu arkadaşlar ayrılırken Nasıl ayrıldılar?
Bence siz Algı Yönetimine yanlış yerden girdiniz! Kendi ayağınıza ateş ettiniz gibi geliyor bana…
Çünkü!
Sizin yazınızı okuduktan sonra araştırdım ve çıkan sonucu paylaşmak istedim. Suçluluk psikolojisinde bakın ne diyor! Hayatta en kolay şey nedir? Diye sorulsa: cevabı; ‘başkasını suçlamak’ olacaktır.
Kişinin kendi vicdanını kanırtan sorundan kurtulmanın biricik yoludur: başkasını eleştirerek sorumluluktan kaçınmak…
Bu durumun iki veçhesi vardır:
Birincisi, birinci hedef olarak başkasını işaret ederek öfkesini dışa vurmak ve başka öfkelerin adresini erkenden belirlemek, böylece de sorumluluğunu gizlemektir.
Burada suçlu olduğu bir algılama sonucu olarak bilinecek seviyededir.
Çünkü o öyle duygusal bir karartılmayla karşı karşıyadır ki bunu anlaması için ciddi anlamda zaman ve emeğe ihtiyaç vardır. Uyarılmaya olan ihtiyacı ortadadır…
İkincisi ise; suçlu olduğunu bilerek kendi suçunu ört bas etmek ve böylece üzerine düşebilecek sorumluluktan kaçınma adına peşinen başkalarına suçu yüklemek ve böylece hem kendi vicdanına ve hem de başka vicdanlara karşı kendi masuniyetini ilan etme girişimidir. Burada biraz hesaplılık ön plandadır.
Sert ve haşin tutumu da bunu bildirir. Suçlu olan yüksek sesle başkasının suçunu ikrar eder ki kendi suçunu gözlerden uzak kılsın…
Yani yanlışa düştükten sonra bu yanlışı ortadan kaldıracak güveni ve cesareti bulamadığı için yanlışa devam etmesidir.