Olmadı Eko…

Tutmadı…

Çok hazırlıksız gördüm sizi.

Çok daha farklı bekliyordum…

Yanlış hesap, Bağdat’tan döner de yanlış istihbarat, hiçbir yerden dönmez!

Sonucu hüsrandır ve savaş kaybedilmiştir…

Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmedi bile!..

Siyasi bir konuşmacı, hitap ettiği toplumla soru sorarak iletişim kurmaya çalışıyorsa, orada o sıcak ilişkiyi sonlandırıyor demektir.

Tarihimiz böyle konuşmalarla dolu.

Niçin böyle söylüyorum, Değil mi?..

Konuşmanın içinde değildiniz! Aklınız başka bir yerde belki de başka bir konuşmayı dizayn ediyordu… Somut bir konuşma yerine, soyut kavramlar karmaşası içindeydiniz!

Siyasetçinin halka soru sorması; şarkı sözünü unutan sanatçının, mikrofonu dinleyiciye uzatması gibidir.

Oysa;

Demokratik toplumları bilgiyle buluştururken şapkadan tavşan çıkarmanın alemi yok! Sözlerinize kutsiyet yüklemenize ise hiç gerek yoktu! Çünkü cumhura sesleniyorsunuz… Cami cemaatine değil!..

O kadarını cüppeli Ahmet Hoca da yapıyor…

Yani, demem o ki Silivri çok ilginç bir yerdir.

Bizim meyhanelerde bile üç kişiden biri Marks’ın yabancılaşma teorisini anlatır sana! Diğer yarısı da Karl Kautsky’nin dönekliğinden bahseder…

Yani bu topluma biraz yabancı kaldın!..

Ezberinizde hala köylü hitabeti kalmış. Bizim köylümüzün mülkiyet hakkındaki bilgisi, anayasa profesöründe bile yoktur…

Oysa bizim buralarda Tarım Lisesini kuran da sizinkilerdi ve bu şehirde, Trakya’nın en geniş topraklarında (belediyeye ait arazilerde) tarımını yapan bir belediyemiz var.

Atladınız sanırım…

Dağıttığınız tohumları anımsattınız ama verimleri hakkında keşke bilgi alsaydınız!

Yeşilçam müzemiz bile oldu bizim, biliyor muydunuz?..

Sizler, bizi ziyarete gelene kadar, ne artistleri müzelik ettik burada ah bir bilebilseydiniz!…

Demem o ki tutmadı be Ekrem Abi, kalabalık zayıftı…

Kimimiz sabah erken dedi, kimimiz takvimlerden gün beğenmedi.

“Biz” dediniz, bakındınız: “Biz, başa geçince; buradan yalancıyı, fırsatçıyı, rantçıyı hemen ortadan kaldırdık!” Dediniz. Vallahi de billahi de en çok alkışı da buradan aldınız ama bu açıklamanız bana da çok manidar geldi yani(!)

Bakın, benim arşivim çok kıymetlidir. Gün gelir, dökülür önümüze takvim yaprakları misali!

Sene 2010, Aylardan Eylül, saat sabahın 09.00- 09.30 arası. Parti aynı parti, Yani CHP, İlçe Başkanı Sn. Selami Değirmenci ve Belediye Başkanımız Sn. Özcan Işıklar…

Konu referandum.

Ramazan bayramının ikinci günü.

Memleketin yarısı tatilde!

Ne oldu dersiniz?..

Bugün sizin topladığınız kadar kalabalık vardı o tarihten bugüne 14 yıl geçmiş.

Durun, en iyisi mi sizlere 2010 yılının 5. ayında gelişen olayı aktarayım.  Yani, Mayıs 2010 tarihi ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu daha çiçeği burnunda bir başkan iken şehrimize gelecekti. Silivri gişelerinden E5 karayoluna kadar olan araç sayısı 1500 idi. Trakya’da rekor kırmıştık!… Sabah 10.00’dan 14.00’e kadar.

Demek ki o günlerde İlçe örgütü, örgüt gibi örgütmüş!

Vallahi sizlik bi durum yok, üzülmeyin!

Her şey örgütte bitiyor…  1500 araç nerede, sizin araç konvoyunuz nerede?.. Hemen söyleyeyim; 4 traktör 2 otobüs 30 kadar binek otomobil, yarısı zaten her dakika dolaşıyor…

Yakın bir tarihten örnek vereceğim. 2019 seçimleri, Yer Mega Saray Düğün Salonu. Parti DSP, 2010 yılındaki İlçe başkanınız, 3 dönem CHP’li Belediye Başkanınız… DSP’den Belediye Başkan adayı…

Fotoğraflara bakın siz karar verin!

Bunları hep ayrışımlarda yaşadık!

Ekrem bey, etüt etmek ve veri tabanına bakmak bir işletmenin ne olduğunu anlamaktır.

Gördüğüm kadarıyla kafanız biraz karışık. Eh, karışmasın mı?

Hem İstanbul’u kaybetmemeye çalışın hem de ülkenin seçmenini seçimlere hazırlayın, zor değil mi?..

Trakya, bu zamana kadar hiç düşmedi ama bu sefer bende size garanti edemiyorum…

Dileğim ne Edirne ne de İstanbul düşsün!

Bir şey değişecek, her şey değişecek dediniz ya!

Valla bugünlerde bunu söylemeyen siyasetçi kalmadı!

Ama sözün sahibi sonun da ne diyor biliyor musunuz?..

“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.”

Herakleitos’un her şey değişir, sözünden hareketle dediğini kanıtlayan sözüdür.

Yani diyor ki koca filozof: “Bir nehir de iki kere yıkanılmaz!”

Yani az önce yıkanılan su akıp gitmiştir… Zaman da bir nehir gibidir.

Umarım İstanbul’a biraz daha önem verirsiniz. Aksi halde işiniz zor, çok zor!

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Hop Dedik!

Zeynep Abladan Mektuplar

Boy Aynası

Ver Coşkuyu…

Başkan Bu Ne?..

Bu Ne Perhiz…

9.Yazı…

İlgili Yazılar

Hop Dedik!

Zeynep Abladan Mektuplar

Boy Aynası

Ver Coşkuyu…

Başkan Bu Ne?..

Bu Ne Perhiz…

9.Yazı…