Heeeeeeey!..
Çocuklaaaaar!.. Dinleyin beni!..
Güzel günler falan göreceğimiz yok…
Öyle, motorları maviliklere sürmeyi falan hayal bile etmeyin… Çünkü KÖRÜZ biz büyükler!..
Gözlerimizi bir pula satıp geçmişiz bir kenara…
Bir memleket düşünün ki yüz yıl önce çocuklarına bayram armağan edilmiş olsun…
Yüz yıl sonra aynı memlekette, çocukların hangi yaşta istismar edilebileceği konuşuluyor olsun.
Çocuklara yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik istismar, toplum tarafından tabu olarak görüldüğü için istismara uğrayan çocuk ve ailesinin yaşadığı travmanın büyüklüğünü tahmin bile edemeyiz.
Hani bir söz vardır; “Türk milleti cefakârdır” diye Bu sözü “Türk çocukları cefakârdır olarak değiştirelim mi? Ne dersiniz?
Neden mi?
Hadi bir an çocukluğumuza dönelim;
– Sen çocuksun, lafa karışma!
– Sen çocuksun, büyükler ne derse o!
– Sen kızsın, okuyup da ne olacaksın!
– Sen erkek adamsın…
gibi, örneklerini sayfalarca çoğaltabileceğimiz buna benzer cümlelerle büyütmedik mi çocuklarımızı?
Peki, çocukların cefası bunlarla bitiyor mu? Hayır tabii ki…
Büyükler boşanır. Arada çocuklar kalır. O çocuklar, anne baba evliyken her ikisinin de çocuğudur. Ama boşanırken o çocuk ya annenin ya babanın tek başına çocuğudur! Karşı tarafın canını acıtmanın tek yoludur o çocuklar. O çocukların psikolojik olarak istismar edildiği düşünülmez. Çünkü onlar çocuktur, anlamazlar değil mi…
Daha bitmedi…
Peki ya çocukların cinsel istismarını hangi sözcüklerle anlatacağız? Hadi biraz anlatmaya çalışalım.
Ülkemizde Çocuk Koruma Kanunu var. Çocuk Mahkemeleri var. Çocuklara özel yargılama usul ve esaslarımız var. Çok fiyakalı uluslararası sözleşme ve protokollerimiz bile var. Var da var yani(!)
Öte yandan yurtlarda ya da aile içerisinde sistematik olarak cinsel istismara uğrayan yaşları küçük ama sessiz çığlıkları çok büyük çocuklarımızı nereye kadar görmezden geleceğiz?
Bu çocukları koruma kanunu hangi makamdan çalar acaba?
O küçücük bedenlerin çektiği acıya hangi kanun hangi makam iyi gelir? Susmayın çocuklar, susmayın!. Hem de hiç susmayın…
Çıkarmayın çocukları çocukluğundan dışarı.
Şiirde dediği gibi;
Akşamın kapılarından geçerken,
Bir ÇOCUK hep zıplasın içinizde.
Bilmem kaç tanrı yaşında,
Bir İNSAN çıksın içinizden.
Son sözlerimiz bayramlık olsun.
Çocukların yüreğine bayram, sevildiğinde gelirmiş… Biz büyüklerin de öyle…. Umutlarınız ve kapınızı çalanınız hiç eksik olmasın.
Nice yürek bayramları diliyorum… 23.05.2020
Nilgün KARATAŞ