Türkiye’de İstanbul…
İstanbul’da Silivri…
Sizlere anlatacağım sıkıntı tüm yurt genelinde yaşanıyor fakat ateş düştüğü yeri yakar misali ben kendi ilçemizden bahsedeceğim.
Ben, edebi yazıları severim. Fakat bu yazım, diğerlerinden biraz daha farklı olacak. En azından sizlere hikâye anlatmayacağım. Bundan bir süre önce “SARI ÖKÜZ” başlığı altında bir yazı yazdım. Yazıyı yazdığım dönemde eğitim yöneticilerimiz ile ilgili bir yasa mecliste oylanmaktaydı. Bu yasa ile okul müdürlerimizin görevlerine hangi kriterler ile devam edip etmeyeceği belirlenecekti. Ve tabi ki yasa meclisten geçti ve o kriterler belirlendi. İlçemiz genelinde, birçok okul müdürümüz bu belirlenen kriterlere göre görevden alındı.
Ben bir örnekleme ile ilçemizde engelli okulu olduğu için daha çok göz önünde olan bir okulumuzdan ve bugüne kadar başarıları ile yerel basında duyduğumuz bir okul olduğu için size Silivri Lions Özel Eğitim Okulundan bahsedeceğim.
Bugün, Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, facebook sayfasında bir gönderi paylaştı. Bu gönderi, aslında bizlere çok uzak bir yerden gelmiyordu. “Sesimi duyan var mı’’ çığlığından farksız bir paylaşım değildi. Bu paylaşım, bizim ilçemizde , bizim çocuklarımızın okuduğu bir okuldan geliyordu bu çığlık. Mesajı aynen yayınlıyorum..
“Sayın Genel Başkanım… Ben Silivri T.E.S eski başkanı Mesut Özdoğan.. Silivri Lions Özel Eğitim Okulu Müdürü iken dün itibarı ile 74,26 puan verilerek görevime son verildi… Okulumuzu Silivri’nin parmakla gösterilen bir okulu haline getirdim. Engelli çocuklarımız toplumla bütünleşsin diye çay bahçesi açtık. İstanbul iyi örnekler 1.si olup ödül aldık. STK’larla spor salonu, konferans salonu ve halen yapımı devam eden yüzme havuzu yaptık. 2 aylıkla ödüllendirme ve birçok başarı ve üstün başarı belgesi aldım ve bana yeni gelen tetikçiler vasıtasıyla 74,26 puan reva görüldü. Portekiz’de Engelliler Dünya Şampiyonasın’da Türkiye’yi öğrencim bu sene temsil etti ve Dünya 3.sü oldu ve mecliste Başbakan’dan ödül aldı. Bugüne kadar dik durduk bundan sonrada dik duracağız. Sınav kazanarak 87 puanla atandım. Eğilmedik eğilmeyeceğiz. Onurumuzla geldik, öylede gideceğiz. Türk Eğitim Sen’li olmaktan hep gurur duydum. Hiç pişmanda değilim. Bugün zafer kazandığını düşünsünler yandaşlar. Kazanan biziz… Saygılarımla… Mesut ÖZDOĞAN”
Mesut hocam ve diğer bütün okul müdürlerimiz yeni çıkan yasa ile bir puanlama sistemi ile değerlendirildi. Bu puanları kimler verdi. İlçe Mili Eğitim müdürleri, İlçe Milli Eğitim şube müdürleri, öğretmenler, okul aile birliği başkanı ve başkan yardımcısı ile öğrenci meclisi başkanı öğrenci tarafından değerlendirildi.
Zira en kıdemli ve en kıdemsiz öğretmenin değerlendirmesi10 puandır. Öğretmenler kurulunca seçilecek iki öğretmenin değerlendirmesi 10 puan, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısının değerlendirmesi 10 puan, öğrenci meclis başkanının değerlendirmesi 10 puan iken. İlçe milli eğitim müdürünün değerlendirmesi 25 puan. İnsan kaynaklarından sorumlu ilçe milli eğitim şube müdürünün değerlendirmesi 20 puan, değerlendirilecek eğitim kurumundan ilçe milli eğitim şube müdürünün değerlendirmesi 15 puan idi.
Bir okul müdürü okuluna katkı sunacak herkese yakın olur. Bu yerel yönetimlerde doğal olarak en çok katkı sunacak Belediye Başkanı’dır.
Nitekim endişelerimiz de ne kadarda haksız olmadığımızı bir kez daha görmüş olduk. Görevine daha 2 ay önce başlamış kişilerin senelerce hizmet verip başarıdan başarıya koşan okulların müdürlerine neye dayanarak puan verdiklerini gördük. 0.74 puan eksik. Yani 0.74 puan için Belediye Başkanına değil mahalle imamına yakın olsa idi problem yoktu…
Yani Başbakanımızdan çok kısa bir süre önce ödül alan bir okul müdürüne verilen kanaat çokta bizi ikna edemez. “Benden olmayanı yok edeceğim.” mantığı ile hareket edenler, farklı düşünenlere başarılarına rağmen yaşama ve çalışma hakkı tanımamaktadır. İş bilmeyen, emeği ve alın teri ile değil, siyasi hesaplarla, sendikal tercihleri nedeniyle makamlara getirilen okul yöneticileri devri başlamıştır.
Bana göre verilen her puan bir belgeye ya da belge eksikliğine dayanmalıdır. Eğer tüm okullara müfettiş tayin edilseydi ve her belge için müfettişler puan tayin etseydi yine sıkıntı olmayacaktı diye düşünüyorum. Öğretmenin, öğrencisine kanaat notu verir gibi, sınavlar kazanarak idareci olan ve senelerce mesleğine emek veren eğitimcilerimize bu sistem ile not tayin edilemez.
Başarının hangi sendikaya üye olduğunuz ile alakası olmamalıdır.
Eğitim Sen, Türk Eğitim Sen, Eğitim Bir Sen… Hangi sendikanın üyesi olursanız olun, eğer aldığınız görevi başarı ile sürdürüyor iseniz yaşadığınız ülkeye ve mesleğinize saygınız vardır.
Yok, illaki benden olsun da ne olursa olsun diyor iseniz ve görevden aldığınız o adam başarılı ise o zaman ben sizin dininizden de, imanınızdan da şüphe ederim.
Çünkü bu kul hakkına girer.
Örneğin; halk arasında; “Dedeleri ah almış galiba!” veya “Dedesi erik yemiş, torununun dişi kamaşmış” derler. Yani kişinin ölümü ile dahi kalkmayan maddi kadar manevi haklar da vardır. Bu derece önemli ve vahim boyutları vardır, kul hakkının…
Kul hakkı ile ilgili bir kaç hadis daha aktarayım sizlere ;
Hz. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâlaşsın! Çünkü ahrette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günâhları buna yüklenir.” [Buhârî]
“Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim. Ancak kul hakkı ile gelmeyin” buyrulmuştur.
“Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla ALLAH arasında perde yoktur.”
(Buhârî, Müslim)”
Sevgiyle ve adalet ile kalın.
“Kerameti kendinden menkul sananlara karşı, kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih edenlerin gösterdiği duruşa selam olsun.”