Genç nesildaşlarıma ve yazımı okuyarak eşlik eden herkese merhaba.
Aslında bu hafta çok farklı bir konu belirlemiştim ama Lütfü Ertürk’ün yeni yazısını okuyunca günlerdir üzüldüğüm kalbimi ruhumu daraltan Narin çocuğun yaşadıklarına birkaç satır yazmadan olmaz dedim.
Henüz çok gencim bazı şeyleri siz büyükler kadar yaşayıp tecrübe edememiş olabilirim ama şunu çok iyi biliyorum ki “üzüntünün, büyük kayıpların, bir canı yitirmenin veya sevdiğini kaybetmenin acısının yaşı, dili, dini, milliyeti olmaz” aynı acıyı hissetmek aynı acıya ortak olmak insan olabilmenin gereğidir.
Ortak acıların başka bir tarifi olmaz olmamalı.
8 yaşında ki Narin, sokakta seksek oynamalıydı şimdi o soğuk toprağın altında olmamalıydı.
Narin, halay çektiği o türkünün eşliğinde arkadaşlarıyla mendil sallamalıydı.
Narin, okuyup kendine, şehrine, ülkesine başarılar kazandıracak işler yapmalıydı.
Narin; “coğrafya kaderdir” sözünü alt edip hem kendi kaderini hem de yaşadığı coğrafyanın kaderini değiştirebilmeliydi.
Narin yüzündeki gülümsemeyi gözündeki ışığı tüm memlekete umut olarak dağıtmalıydı.
Olmadı Narin kız,
Olmadı Narin çocuk,
Olmadı bu yaşadıkların…
Biz insan olarak seni koruyamadık, asli görevleri seni koruması gerekenler seni koruyamadı. (Aile için tek kelime dahi yazmak istemiyorum)
Ben, 18 yaşında bir genç olarak kendi adıma sana yapılanlardan, yaşatılanlardan çok utanıyorum.
Her cümlemin her kelimemin anlamsız kaldığını hissediyorum.
Sorun şu ki Narin ne ilk ne de son olacak! Bunu hepimiz biliyoruz ve buna susuyoruz.
Hepimiz susarak bu suça ortak oluyoruz, bir süre sonra Narinin yaşadıkları unutulup gidecek ta ki bir sonraki yeni Narin olayı gündeme gelene kadar.
Sağ duyulu, hala merhamet ve vicdan sahibi olan iyi insanların sayesinde bu dünyada hala iyilik hüküm sürüyor.
Bizler, iyi insanlar olarak tüm masum çocukları, masum hayvanları; siz, kötülerden korumak için hep mücadele edeceğiz. Bunu böylece hafızanıza kazıyın.
“Bitmedi o mücadelemiz yeryüzü sevginin ve aşkın yüzü oluncaya dek”
#Narin kızımıza saygıyla
#Lara #Helen