Tarihe mâl olacak bir toplantının, bir kişiye mâl edilmek istenmesinin sonuçlarını hep birlikte izledik. Daha doğrusu, koca bir şehre ve çevrecilerine eziyeti izledik. Yani, “çevrecilik” adı altında geçiştirildik… Kısacası bu işte!
Kasım ayı içinde askıya asılan termik santral yapılması ve kamulaştırma tasarılarının meclisten geçtiğini, bizlere 90 gün sonra haber verme zahmetinde bulundular.
En azından 90 gün içinde ne yaptıklarını orada bizlere anlatabilirlerdi.
Ak Parti İlçe Başkanı Rıfat Kutlu ve Belediye Başkanı Özcan Işıklar arasındaki gelişen ve gün geçtikçe artan dostluk, meclis salonlarından meydanlara kadar inmiş oldu!
Nedir bu STK’ların (Sivil toplum kuruluşları) hali böyle?
Gözümüzden kaçmayan bir durum var!
Bütün STK’ların yönetimine, birer ikişer sokulan Belediye çalışanı, ya da Özcan Işıklar’ın görev verdiği insdanlar derneklerin denetleyicisi gibi görevdeler… Silivri’de bütün STK’lar kendi konularının dışında tamamen siyasetle bütünleşmiş durumdalar. Hangisinin toplantısına katılırsanız katılın, bir Özcan ışıklar güncesi yaşatıyorlar, bir Özcan ışıklar ünitesi gibi çalışıyorlar… Peki, bu doğru mu?
Mesela, Belediye Başkanımızın verdiği mesajlar size mi? Yoksa yukarılarda bir yerlere haber uçurma politikası mı? Her bir dernek, bir Özcan ışıklar’ın siyasi bürosu haline dönüştürlmedi mi?
İşte bu cenahtan baktığımızda aklıma gelen soru şu!
Neden Böyle?
Son toplantı da bu durum açık bir şekilde su üzerine çıkmış oldu…
İlk olarak, Çevre Derneğinin bu toplantıdaki pozisyonuna bakmamız gerekiyor. İsmi, pankartların dışında hiçbir yerde hiçbir konumda başlık ve önder olarak yok.
Kürsünün önündeki, “Silivri Belediyesi” afişi bunu anlatmaya yetmişti…
Dünkü yazımda, sözlerime başlarken “çevre derneğinin direnişi değil, yardımseverlerin kermesi gibi” diyerek başlamıştım.
Bugün basınımızda çıkan fotoğraf ve eleştirileri okuyorum da demek ki neymiş? Aklın yolu birmiş. Basın mensubu arkadaşlarımızın ortak görüşü gibiydi “direniş toplantısının fiyasko ile sonuçlanması.
Ev sahipliğini Silivri Belediyesinin üstlendiği bu toplantı da CHP ilçe örgütünün de zoraki koşuşturmalarını izledik…
Öyle sanıyorum ki Çevre Derneği Başkanı da derdini anlatamamaktan muzdarip oldu. Koca gün başı önünde dolaştı.
Çevreye gönül veren, gerçek doğa dostları konuşmaya başladığında; gerçekler su üstüne çıkmış oldu. Konuşmacılar, gerçek çevrecilikten söz etmeye başladıklarında asıl amaçlarının çevrecilik olmayan insanların telaşı başladı.
Eski, İstanbul İl Çevre Müdürü Yavuz Çengel hemşerimizin konuşması herkesin yüreğine su serptiği bir anda Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan tarafından konuşmasının kesilmesine kimse bir anlam veremedi. Anladığım kadarı ile Sayın Korsan, belediye başkanı ile göz göze gelmiş olabilir, gerekeni yapması konusunda bir ikaz almış olabilir diye düşünmekten kendimi alamıyorum…
Oysa, kendisi de çok iyi biliyor ki gittiğimiz birçok çevreci direnişlerinde, söz hakkı daima çevrecilerde olmuş ve çevreci direnişçilerde kalmıştır. Ben, o gün orada onlarca çevre derneğini beklerdim. Ben, o gün orada yüzlerce döviz, yüzler pankart beklerdim.
Sesi çıkmayan bir çevre derneğinin, direnişçileri nasıl örgütleyemediğini bir daha gördük. Evet, Silivri Çevre Derneği de “siyasal ünite niteliğindedir. 16 kişilik üyesinle bize yön vermeye çalışan bir derneğin Silivri üzerinde bir etkinliği olamaz, olamayacaktır da!
Ak Parti, oraya bilerek, donanımlı ve mevcutlu gelmiştir. Bu olayda göstermektedir ki Silivri Çevre Derneği ve çevreci Silivrililer sabote ettirilmiştir.