Önce, Mektebim Okullarının tanıtımından bahsedelim. Evet, kuruluşu henüz 5 yıllık olan eğitim kurumunun, 5 yıl içinde 156 adet okula erişmesini başarı olarak göstermekten başka bir sözün bulunmaması demektir.
Mektebim Okullarının sahibi olan Ümit Kalko, zaman içerisinde, şehrimizde ilk fırsatta yatırımlar yapacağını, defalarca söylemiş, yeni bir okul inşaatının tanıtımı için basına ve halka açık bir tanıtım kokteyli yapmıştır. Herkes oradaydı! Çevre şehirlerin medyası da dahil olmak üzere yerel basın, işadamları, ev hanımları, Ak Partili yöneticiler, veliler, resmiler ve siviller herkes orada! Bir tek kim yok biliyor musunuz? Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ve avenesi! Avene, derken ne demek istedim değil mi?
Başkan yardımcıları, meclis üyeleri, CHP İlçe Başkanı, gençlik kolları, kadın kolları Mektebim Okullarının proje tanıtım kokteylinde yoktular!
Siz şimdi, Özcan Işıklar’a tepki göstereceğimi sanıyorsunuz değil mi? Hayır efendim. Bir belediye başkanı gitmek istemeyebilir. Bir sorunu kişiselleştirebilir! Bu tamamen onun bileceği iştir…
Ya Siz! Yukarıda saydığım makam ve memuriyetleri işgal eden insanlar topluluğu olarak, sizlerin, Ümit Kalko ile ne sorununuz vardı? Hiçbirinizi göremedim orada! Bulunduğunuz mevki ve makamlar, Türkiye Cumhuriyetinin en üst düzeyini temsil eden kuruluşlardır. En üst kimdir? Cumhur diyoruz, değil mi? Partinin ana ismine aldığımız “Halk” diyoruz! Ya ne diyoruz? Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur diyoruz. Yukarıdaki açıklamayı da okudunuz değil mi? Bakın ne hatası yaptınız?
Evet, hayır hatası yaptınız beyler ve hanımefendiler! Kişiselleştirilmiş bir partinin elemanları yarın “hayır” demenin faziletinden nasıl bahsedeceksiniz halka? Ben şimdi soruyorum. “Tek adamcılık” olarak lanse ettiğiniz sokaklarda bağıra çağıra anlattığınız “tek adamlılığa” tepkiniz ne kadar doğru?
Hey, kişiselleştirilmiş yöneticiler, yetkililer, delegeler, üyeler ve STK başkanları neyin arkasında durduğunuzun farkında mısınız?Kusura bakmayın ama ben, sizleri; şu durumda biraz çağdaş dünyamızın köleleri gibi görüyorum.
Neden mi?
Geçiyoruz yan salona! (Önder Yılmaz Tiyatro salonuna)
Mektebim Okullarının tanımında olmayan bütün CHP’liler orada. STK başkanları orada, belediye meclis üyeleri orada. Neden olmasınlar ki! Belediye başkanları orada… Cansiperane çalışanlar var. Kimi yer gösteriyor, kimi koltuğunu veriyor, pür telaş çalışıyor kardeşlerimiz.
Güzel başladı gösteri. Kadını, çok ta güzel anlattı Öznur Dinçer Kırkıcı. Şiirler güzel seçilmiş, güzel de hazırlanmıştı KA-Gİ-DER. Tüm emeği geçenleri yürekten kutlamak gerek. İlk defa bir dernek havasında gördüm dersem, bana darılmasınlar. Daha önceki yansımaları bu yönde değildi. Kimin eli değdi diye de merak etmedim değil hani. Sona gelindiğinde büyü bozuldu. Mesleklerin ilk kadın emekçileri tanıtılırken siyasi yaptırım birden ortaya çıkıverdi. Masal bozulmuştu… Silivri Belediyesinin ilk kadın görevlileri tanıtılırken, Belediye Meclis üyesine berat nişanı verilirken, beni bir anda ilk kadın başkan yardımcısının orada anons edilmeyişi sorusuna yöneltti. Kim bu kadın? Herkesin bildiği gibi yakın bir tarihe kadar görev alan, aynı zamanda KA-Gİ-DER’ in kurucu üyeleri arasında bulunan Elif Bilici’dir.
Şimdi kimse bana masal anlatmasın! Bu arkadaşınız hem içinizden biri hem Silivri’nin ilk belediye başkanlığı “Kadın Başkan” yardımcısıdır.
Sorarım size, hiçbirinizin aklına gelmedi mi? Yoksa çağdaş köleliğin kadın versiyonunu mu izledik?
Onur ödüllerinizi dağıtırken, niçin ve neden Belediye Başkanı?
Kadınlar, niçin bir iktidar tarafından kutsanmak istemektedirler. Bir yandan feminizmi bu kadar güzel anlatacaksın ama bir siyasetçinin yalan duygularına da ihtiyaç duyacaksın.
Olmadı bayanlar! Gösteriniz başlarken, gösterdiğiniz kolektif direnişi, gösteri sonunda pasif direnişle sonuçlandırdınız.
Bireyler kendi tercihleri, iradeleri ve duyguları olan en küçük toplumsal yapı birimidir ve bir araya gelerek toplumu oluşturur. Ancak toplum, tek tek bireylerin matematiksel toplamı veya ortalaması değildir. Siyasal tercihlerimiz de bu toplumsallıktan nasibini alır. Kısacası faşizmi topluluklar üretir, birey tüketir. Gösteri toplumu olma yolunda insan, kendini bozuk para gibi harcıyor.
8 Mart Dünya Kadınlar günü direnişiniz kutlu, hatıratınız daim olsun!