Ana SayfaLütfü ErtürkMasallar Farklıydı!

Masallar Farklıydı!

                      Bizim masallarımızda kirpi, ders verirdi tilkiye!Onları masallar kesmedi! Destan yazmaya kalktılar!..  65 milyon olunca hesap soracaklardı! Olmadı, karşı taraf Avrupa Birliğine girdi…

Sonra bir koyup, üç alacaklardı ki o da olmadı! Geldik bu günlere…

Ülkemiz koşullarının bugünlerde bir açmazda olduğunu az çok hepimiz biliyoruz!

Esas sıkıntının sadece ekonomik alanda olmadığı gün gibi aşikâr!

Aslında, kültürel çöküntünün tam ortasındayız!

Bu çöküntünün eğitim merkezli olduğu bilinmekte ve bunu sadece, Maarif-i Umumiye Nezaretine bağlamakta yanlış olacaktır” diye düşünüyorum(!)

Çocuklarımızın, okula gidene kadar eğitimsel ağırlıklı bir dönem içinde olmadığına dikkat çekmek istiyorum…

Okul çağına kadar sadece gereksinimlerini öğrenmekte; baba ya da annenin olaylar karşısında hareket ve tutumlarını izleyerek ve taklit ederek bir nevi kopyala yapıştır sistemiyle eğitilmeden büyüdüklerine şahit olmaktayız!..

Yaşları, 50 ila 75 arasındaki insanlarımızın her türlü yaşam koşullarının zorluklarıyla beraber nasıl büyüdüklerine, bakalım! Binlercesi, çocukluğunu yaşamadan, her biri koca adam olmuştu.

Kimisi evin reisi olmuş, kimisi okumuş koca adam olmuştu! Her türlü olumsuzluğa rağmen, hiçbiri kendisini insanlıktan soyutlamamıştı!..

Kapitalizmin, “her mahallede bir milyoner olacak,” safsatalarına kendilerini fazla kaptırmadılar! Sordular, sorguladılar; göğüs gerdiler. Yeri geldi göğüslerini siper ettiler! İnsana ve insanlığa değer katmaya devam ettiler! Bu uğurda canlarını bile verdiler!..

Hızlı ve sistemli bir şekilde unutturulmak istendiler! Küçük bir azınlığın dışında da başarılı oldular!..

Artık, ne emeğin kutsal değerinden haberimiz var. Ne de emekleyen bir bebenin geleceğinden… Hangimizi, hangi koşullar bekliyordu! Ülkesinden,  bihaber topluma dönüşüverdik!

“Hayatın anlamı insandır, insanı alırsan yaşamdan geriye ne kalır?” sözleri birileri için ne ifade ediyor acaba! Benim için çok şey ifade ediyor, çünkü kâinatın aynasıyım ben…

Bir insan düşünün! Diğer insanlar için kendi canına kıysın!..

Nasıl ve neden soruları anlamsızlaşır birden! Oysa, ölümün içindeki çığlığı duyabilseydik! Hiç ölmesine izin verir miydik? O çığlık bize bir şeyler anlatmalı diye düşünürüm.

Her çeşit korkular edindik! İşte, bu yüzdendir ki korkutmaya yönelik haller de edindik!…

Benim, kavanoz dolusu bilyelerim vardı Masal gibi günlerdi. gelin görün ki şimdi, kavanozlarda destan yazacak mermiler biriktiriyorlar.

Düşman yok ortada!..

Olsun, korkular düşman yaratmaya müsait haller yaratır insanın beyninde…

Hallenecek ne varsa ortada? Nedendir bu korku!

Reis, dedi ya evde zor tutuyorum diye! Olur ya bir gün tutmayacağı olur, boşta bulunur, dili sürçebilir. Hazırlıksız yakalanmamış olur, Boş durmamış mermi stoklamış!..

Güldüm…

Neden böyle olduk!

Aslında cevabı çok basitti!

Bizler, Ezop’un masallarıyla büyümüştük, onlar Özal ‘ın destanlarıyla büyüdüler…

Kuşak çatışmasıdır bu!

İtaat eden kölelerle, isyan eden kölelerin savaşıdır bu!

Çiplenmekten, korkuyormuş haspam!

Güldüm…

Ha bir, ha iki ne fark eder senin için!

İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

İlgili Yazılar