Bizim ülkemizin en geçerli toplumsal kavramı; din felsefesi üzerine kurulu olmasıydı. Yani, maneviyatın organize ettiği bir medeniyet üzerinde oturuyor olmamızla şekillenmiş bir toplumun efradıydık!..
Doğru mu?..
Besmelesiz, hiçbir işe başlamaz! Şükürsüz, bir işten el çekilmezdi…
Evriliyoruz!
Etimoloji ve ahlak değerlerini yitirmek üzereyiz.
Yani, maneviyatımız çöküyor. Bunu üzerinde çok oynadılar!.. Toplumun inanç değerlerini zedelediler…
Maneviyat kavramından, mağduriyet kavramına geçiş yaptık!
Mağdur edilme, mağdur bırakılma algısı, emeğin değersizleştirilmesini yanında getirdi.
Emperyal güçler, bütün oyunlarını yavaş yavaş ve tek tek uyguladılar!
Bir ülkeden diğer ülkeye yapılan göçler, emeği değersizleştirdi.
Toplumun, töre ve ahlak bilimi zayıflatılarak vatan mefhumu ortadan kaldırılmak istendi.
1980 sonrası ışık hızıyla gelişti bu yozlaşma!
Kim yaptı bunu?
Herkes, kimin işine geldiyse herkes yaptı!..
Toplumda öncelikle statü kaybı yaşandı.
Orta direk denilen toplum, kayboldu gitti!..
Sadece Kapitalist uygulamalarla değil, yasalarla da toplumsal erozyona uğradık.
Bu ülkede emekçinin hakkını arayacak, koruyacak olan Sendika kuruluşları; işçi sözleşmelerinin sadece saat ücretleri ile ilgilenmenin dışında başka hiçbir işe bakmıyorlar.
Yani işçi statüsü altüst olmuş! Kimin umurunda…
Ne parti ne hükümet ne muhalefet, işin peşinde! Herkesin işine geliyor…
4857 Sayılı iş kanunundan haberiniz var mı? 2003 yılından beri yürürlükte!..
4857 sayılı kanun, iş hayatında işçi ve işverenlerin sorumluluk ve haklarını düzenliyor. Çalışma hayatını düzene sokması ve hak ihlalini önlemesi bakımından önemlidir.
Bakın çok önemliymiş!
Bizi ilgilendiren çok basit bir maddesi; 22. Madde, ne diyor?..
“İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir
Bu şekle, uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından 6 iş günü içinde yazılı olarak kabul edilemeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz…
Maddenin devamı işçinin güvencesini sağlama alıyor…
Sıkı durun şimdi!
Silivri Belediyesi kısa bir müddet önce statü değişikliğine gitti!..
Statü ne burada?..
Belediyedeki İş grup unvanları 12grupta iken 7 gruba düşürüldü. Silivri Belediyesinde yapılan iş tanımına göre; görev, personellerin bulunduğu tanımdan bir alt tanıma çekilmiş olacak. Bu durum personeli aylık maaş ve ikramiye kazançlarında kayba uğratır. Nihayetinde aldığı zam en son aldığı ücrette uygulanır.
Statü kaybı=maaş kaybı olarak yansıyacak bordrolara! Çünkü ilk zamlı maaş 15. Şubat’ta yatacak!..
Geçen yıl bu zamanlar, Ne fırtınalar esiyordu koridorlarda! Bi anımsatalım istedik. İnşallah farkına varılır ve geri dönülür. Yoksa bu karda tipi de yol yürünmez. Batarsınız Alimallah…
Maneviyat kavramından söz etmiştik değil mi?
Sonra ne demiştik: Toplumda kaybolan maneviyat kavramı peşinden mağduriyet kavramını getirir ve yeni arayışlara iter bireyleri…
Burada en önemli nokta; bu statü değişikliklerinin çalışanlara bildirilmemesi, biz yaptık olduya getirmek. Yani, bu toplumda sendikalar olmayabilir, çalışmayabilirler de ama toplumda bir maneviyat kavramı olmalı. İşte o işe hiçbir sendika bakmıyor! Bizler, hiç olmazsa mağduriyet kavramını iyi öğrenseydik bari.
Mazlum millet olmaya ne kaldı şurada! Mercimeğini alamayanlar birleşin!..