Umursamak!

Albert Camus ne güzel söylemiş, bir bakın hele!…”Dünyanın, insandan başka anlamı yoktur. Hayat anlayışımızı kurtarmak istiyorsak, insanı kurtarmamız gerekir.”

Bu sözü ne kadar çok umursarsanız, önce kendinizi umursamış olacaksınız, sonra sevdiklerinizi sonra diğerlerini bir sonrakileri bir sonrakileri!… Umursamayı öğrenmiş olmamız şart!

Yani, yaşamdan insanı alın; yaşam diye bir şey kalmaz!

Bir virüs çıktı ortaya, insanı yaşamdan koparmaya, yok etmeye çalışıyor!

Ne kadar umursuyoruz ölenleri,  ya da ölüme meydan okurken ölenleri diyelim! Kaçımızın aklından geçiyor, sağlıkçı emekçilerimizin ve doktorlarımızın savaş meydanlarında bıraktığımız şövalyeler olduğunu…

Haberleri dinliyorum. Yönlendirici soruyor: “Amerika’da New York’ta ölümlerin yoğunluğunu, hangi kesimden daha çok olduğunu ve alınan önlemleri soruyor”, bağlandığı muhabirine!

Kanımı donduran o açıklama geliyor. New York’ta ölümler daha çok çalışan kesimden geliyor. İşçilerden ölenler çok diyor Muhabir: “New York için rakam vermemiz gerekirse ölen her bin kişinin 895 tanesi işçilerden oluyor diyor!

Nasıl, ne diyorsunuz?

İnsanın anlamını aramaya kalkıyoruz ama işçinin anlamı bize nedense çok uzak! Robotik bir olgudan bahsediliyor sanki!

Sınırları olmayan bir ülke gibidir kapitalizm! Irk, din, dil, renk, cinsiyet fark etmez! İşçiyi anlamsızlaştırır,makine haline getirir…

Neden Böyle?

Çünkü kapitalistler, kriz zamanlarında daha çok kazanırlar daha az öderler.

Çalışanları, daha çok değersizleşir ya da ölüme sürüklenişleri pek bir şey ifade etmez onlar için!

Çünkü düzen, her yerde aynı çalışır ve her yere böyle nüksetmiştir.

Sendikalara, hep soğuk bakmışımdır! Hiç ısınamadım gerek yurt içinde gerekse yurt dışında!..

Hep bir hesap peşindedirler. Hep köşe başlarını tutarlar. Meydanlarda, hep sendikaların adı vardır ama sendikacılar yoktur. Kapitalizm, bir TL’lik (dolar, avro sterlin V.B) malını, 10 TL sına satacaktır! Sendikacılar ise kapitalist dünya ile  pazarlık yapacaktır, kendilerine pay isteyecektir. Kapitalizm sever böyle zamanları!

Bildim, bileli pazarlıklarını hep saat üzerinden yaparlar ama işçinin sıhhati için pazarlık yaptıkları hiç olmamıştır. Yoksa bin kişiden 895’i nasıl işçi ölümleri olacak…

Sadece saat pazarlığı yapmayın, çıkın işçinin sıhhat pazarlığını da yapın! Göndermeyin fabrikalara, bunun için pazarlık yapın!

Korana ve kapitalizm el ele demiştim; kısa bir müddet önce!

“Fabrikaları, durdurun demiştik! Çok değil 20 gün dursaydı fabrikalar belki de başarı gelmişti!

Silivri’mizde de durum yukarıda anlattıklarımızdan farklı değil!

Fabrikalardan gelen haberlerde pozitif sayıları havalarda uçuşuyor…

Umut fakirin ekmeğidir, çalışmak zorundadır.

Böyle anlarda zaten işçinin yarısına çeşitli bahanelerle yol verirler… İşi kaybetme korkusu daha da yoğunlaşır belleklerde 8 değil, 12 saate çıkar vardiyalar.

Geriye kalanlar iki kişilik çalışacaktır. Büyük patron, öyle istiyordur çünkü!…

Hey kapitalist dünya!  Size, gelin komünist olun demiyoruz ama en azından hümanist olmayı da arada bir aklınıza getirin!.. Siz hayat anlayışınızı kurtarın, biz insanımızı kurtaralım!.. 22.04.2020

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına 2 saat kala yazdıklarımız!

Herkese kutlu olsun!

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Empati ve Sempati

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..

İlgili Yazılar

Empati ve Sempati

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..