Ana SayfaLütfü ErtürkSosyal Belediyecilik Anlayışı…

Sosyal Belediyecilik Anlayışı…

Sosyal Belediyeciliği bir kalem geçelim!

Ben anlayışına takmış durumdayım!

Ne demek anlayış?

Sanki anlaşılmayan bir durum var da açıklayıcı bir vurguya ihtiyaç duyulmuş!

Hem “Sosyal” diyeceksiniz hem de anlaşılmaz bir anlayışa sığınacaksın veya sığdırmaya çalışacaksın!

Kısacası, bunu ortaya atan her kimse; kendisi bir şey anlamamış olsa gerek, düşüncesini sizin anlayışınıza bırakmış. Ben olsam anlamamazlıktan gelirim(!)

Hristiyanlığın skolastik döneminde ortaya bir akım çıkar, bu görüşe göre; inanç ile akıl ilişkisi daha çok inanç merkezindedir. Akıl, ancak inancı anlamak için vardır.

Anselmus; felsefe ve ilahiyatın birlikteliğine öncülük eden, dinsel inancı akılla açıklamaya girişen düşünür, “İnanmak için, anlamaya çalışıyorum” değil de “Anlamak için inanıyorum” tavrının başlatıcısı olmuştur.

Yani önce inan sonra anlarsın diyor!..

Bana uymaz bu fikir, dogmatik felsefenin yan sanayii gibi duruyor.

Peki niye taşıdım satırlarıma bu görüşü?..

Tartışmaya kapalı olan, sadece söylenene inanın sözünü sosyal düşüncenin neresine sığdırabilirsiniz?.. Hiçbir yerine o zaman, o bizden beklenen anlayış ne oluyor? Yoksa, ortada bir sosyalleşme falan yok mu?..

Bence yok?

Kim söylüyor bunu?..

CHP, Sosyal belediyecilik sözünü neredeyse üzerlerine tapulayacak kadar sarılmışlar. Ah, siz bir anlayış gösterseniz Vallahi onu da yapacaklardır, tapusunu üzerlerine alırlar emin olun!..

Ben baktım, ne kadar içindeler bu işin diye!

Bakmaz olaydım!

Sizlere ne derim, nasıl söylerim diye günlerce düşündüm ama sizlerin de gerçeği bilme hakkınız olduğuna inanarak, gördüklerimi sizlerle paylaşmaya karar verdim…

Değerli dostlarım, Sosyal Belediyeciliğin Silivri ayağında

O, ağız dolusu söyledikleri “Sosyal” sözcüğünün “sos” u gitmiş “yal” ı kalmış. İşte o yal ile ne yaparsanız yapın. İster tirit yapın, isterseniz soğan doğrayın, kırmızı toz biberle kavurun bayat ekmeğin üzerine dökün, papara yapıp afiyetle yiyin!..

Durum bu! sosu alınmış bir sosyal çağrışımın “yal”ın hali(!)..

Yani, önce bize inanın, sonrasında anlarsınız.

Yani, benim; sizi anlamak önceliği için ön görümü kuvvetlendirmek adına bana bir gayret göstermeyip, sen gel inan, sonra biz size anlatırız diyorsunuz…

Bu ne sosyalist manifestoya sığar ne de diyalektiğin kapsamı alanındadır. Ama sosyal belediyecilik tarifini verirken “anlayışı”mıza hitap ediyorlar…

Bundan tam 15 yıl önce bu anlayışla “Önce İnsan” sloganı ile CHP’li yönetim belediye seçimlerini kazanmıştı.

Gelin görün ki CHP Belediye Başkanımız sosyalleşirken; halk ile arasındaki makas bayağı açılmış “anlayış” anlaşılmamaya süratle yelken açmış gidiyordu.

Cumhur İttifakının adayı Volkan Yılmaz Bu boşluğu dolduracak bir hamle yaparak halkın %55 oyunu alarak Belediye Başkanlık koltuğuna oturdu.

CHP’nin bir türlü oturtamadığı Sosyal Belediyeciliği, Sosyal demokrasi anlayışıyla Silivri’ye monte etti.

İşte, günlerden beri idrak etme üzerine ya da idrakinizi kapatacak algı operasyonları üzerine yazdık durduk!..

Maaşlarını alamayan bir belediye işletmeciliğinden çalışanına borçsuz bir sosyal belediyecilik işletmesine gelindi. Anlayışınıza sığınmadan, gerek kalmadan!..

185 Projenin 130 tanesi 5 yıl içinde tamamlanmış olarak…

Sadece Engelli Merkezinin bugünkü maliyeti 300 milyon TL civarındadır. Belediye gelirleri ile bunu yapmak mümkün mü? 300 milyon TL için hiçbir sosyal alan, sosyal ilişki zarar görmedi.

Her ay bir bültenle bunlar halka arz edildi. Her yıl bir yıllık çalışma almanağı düzenlenerek halkımıza dağıtıldı.

Tek, tek anlatıldı. Anlatıldı ve hiç kimsenin burnunu hiçbir işe sokturulmadan yapıldı.

Sonuç: bitirilmiş projeler, temeli atılan projeler, tasarımda olan projeler olarak 2. Beş yıllık çalışma programı halkımızla paylaşıldı.

Yani anlarsan, inanırsın felsefesi işledi.

Dün, CHP’nin projelerinin orijinal bir listesi geçti elime ve dünkü yazımın altına yapıştırdım.  A4 kağıdına alelacele sıralanmış kötü bir Türkçe ile yazıldığı belli olan listeydi…

Anlamamış birinin listesi: neyi anlamamış olabilir sizce?

“Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir” sözü buna çok güzel bir örnektir. Yani, övgüsüz mal satmaz!..

Bakın bir örnek te bu gece vereyim sizlere… Bu örneğimiz de bir meclis üyesi arkadaşımızın çalışması. Bir meclis üyesinin verdiği değer kadar değer verilmemiş görsel tanıtıma!..

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Hop Dedik!

Zeynep Abladan Mektuplar

Boy Aynası

Ver Coşkuyu…

Başkan Bu Ne?..

Bu Ne Perhiz…

9.Yazı…

İlgili Yazılar

Hop Dedik!

Zeynep Abladan Mektuplar

Boy Aynası

Ver Coşkuyu…

Başkan Bu Ne?..

Bu Ne Perhiz…

9.Yazı…