Bu yerel seçimlerde HDP ve İYİ parti desteği alan CHP yurt sathında büyük bir millet ittifakı kampanyası başlatmış oldu!…
Acaba öyle mi?
Sayın Özcan ışıklar, bu konuda bir adım daha öne çıkarak ve yanına iki milletvekili alarak bu kampanyadan yararlanmak istedi…
İki gece önce, CHP’nin iki milletvekili Gürsel Tekin ve Sezgin Tanrıkulu’nu da beraberinde Silivri’de Mimar Sinan mahallesine götüren Sayın Başkanımız hiç beklemediği tepkilerle karşılaştı!..
Kürt seçmenin yoğun olduğu bir bölge olduğu için tercihen vekilli bir toplantıyı uygun görmüş olabilir veya partisi böyle bir çalışma ile desteğini vermiş olabilir…
Daha ilk dakikalardan itibaren hata yapma özgürlüğünü kullanmaya başladı!
Hiçbir HDP İlçe yöneticisi ile görüşmeden ya da görüşlerini almadan HDP İlçe yönetimine söz verdikleri iki meclis üyeliği için kendi tercihlerini kullanmış olması tepkilere neden olmuştur!
Neden, neden olmuştur? Diye bir sorsanıza!
Çünkü dün akşama kadar HDP’nin kapısını dahi bilmiyordu!…
Bilmiyordu ama HDP adına kendi karar veriyor ama partinin de desteğini istiyordu…
İşte, yukarıda saydığım hatalar zincirini iki cümleye sığdırıverdi!
Bu hata yapma özgürlüğü ona HDP’nin kapısını öğrenme fırsatı yarattı!…
Çok şükür ki dün akşamüstü, HDP’nin kapısını öğrenmiş oldu! Bu arada, Vesim Aksu’nun adını da ömür boyu unutmamak üzerine beyninin bir tarafına kazımış oldu…
Dün akşamüstü, topar HDP’yi ziyaret edeceğini bildiren Sayın Özcan ışıklar HDP’yi ziyaret etmek üzere Parti binasına doğru harekete geçti!
Ayaklar, geri geri gidiyor, terliyor, binanın etrafında üç tur atıyor bir türlü kapıyı buldurup, içeri giremiyordu! O an yanında bulunan İlçe Başkanı Suna Göçengil’e artık ayrılmasını söyleyerek, parti binasının kapısından içeri seğirterek hızla merdivenleri çıktı!
Gülen yüzler, karşıladı kendisini!
Gülerken, ısıran yüzler dersem kızmasın bana dostlarım!
Zaten zar zor içeri girmişti! Kapı ağzındaki karşılama bile soğuk duş gibiydi!…
Kahvehanelere bile heyetsiz gitmeyen Sayın ışıklar, destek istediği partiye tek başına gidiyordu. O an orada bulunmakta olan partililerce de bu hareketi hiç de hoş karşılanmadı!
Çünkü gittiği parti de zerre kadar Ego bulamazsınız!
Egosu yüksek insana ise hiç rastlayamazsınız. Orada “biz” görüşü hakimdir ve partinin kimliğini oluşturur.
Tek başına gittiği bir parti de 3 saat boyunca insan ne anlatır!
Projelerini mi, Atatürk sevgisini mi? Cemaatlere olan düşkünlüğünü mü anlatır! Valla bu üçüncü şıkkı anlattıysa biraz daha pot kırmış olabilir diye düşünüyorum!…
Bence, “akşam karanlık olsun da kimseye görünmeden çıkarım” diye düşünmüştür…
Ben, sadece İyi tanıdığımı düşündüğüm ve desteğimi verdiğim HDP’ye Sayın Başkanın zoraki ziyaretidir bu!
Kafalardaki kalan soru şu!
Neden Heyet gelmedi? hele hele heyetin içindeki sosyalist görünümlü liberalistler niçin gitmedi!…
O kadar şaşırdı ki! Yaptıkları seçim hilelerini bile ballandırarak anlatıyor!
Çok beğendiğim başka bir sözü koyacağım buraya…
Merdi Kıpti şecaat arz ederken, sirkatin söyler.