İdare ederseniz, hayatınızı da idame ettirirsiniz!
Şöyle bir düşünün hele! Bu günkü cumhurbaşkanlığı seçimlerine ne çok benziyor! Milliyetçiler ve hürriyetçiler çatı kurdular… Abdülhamit’i indirip, sultan Reşat’ı getirdiler. Yani yine idare ettirdiler… Yıldırım Orduları destekli oldu bu iş… Her zaman ki gibi! Bu sefer Yıldırım değil, fırtına uçurdu çatıyı…
O yıllardan bu yıllara gelelim. Demirel hükümetlerini hatırlayın, 1 liraya aldıkları gübreyi 60 kuruşa köylüye vermediler mi? Olay ne? Aman idare ettirin! Eskiden radyo ajanslarından duyardık “Hükümet, Ege ekici tütün başfiyatlarını açıkladı” diye bir anons geçerdi. Ne olurdu bilir misiniz? Devlet Manisa köylüsünden aldığı tütün balyalarını afyon ovasında yakar. Denizliden aldığını, Kütahya ovasında yakardı. Niçin? Aman susun idare ettirin! İdare ettire, ettire 50 yıl iktidar da kaldı Çoban Sülü…
Yüzyıl idare ettirdiler bizi! Ve hayatlarını idame ettirdiler koltuklarında…
Kim bilir, Kaset olayı patlamasa bu yenilginin başında hala Deniz Baykal olacaktı! Bu yenilgi derken yanlış anlamayın. Başbakanın 9. Zaferi bu CHP karşısında! Ne diyor bugün Sayın Kılıçdaroğlu Billahi de kulaklarımla duydum. “ Bu gün seçim olsa yine Ekmelettin Bey’i aday gösterirdim” diyor. Kısacası diyor ki “İdare edin işte!” diyor… “Madem bu kadar başarılı buldunuz, bir yer değiştirseniz” diyen yok!
Bu güne kadar gelmiş geçmiş hükümetler bize ne dediler? “İdare edin!”
Ben inanıyorum ki bu güne kadar vatandaşın mutfağına ciddi anlamda bir ateş düşmedi! Ekonomik olarak vatandaş batmadı. Hükümetler idare ettirdiler, vatandaşta idare etti bu güne kadar.
Şöyle bir düşünün yıllarca, “Kemerleri sıkacağız, bu kış komünizm gelebilir, IMF bize yaptırım uygulayabilir, hükümet, memurlara bu yıl “0” zam dedi.” söylemleri idare ettirme telkinleri değil miydi?
İdare ettirme genlerimize yerleşti.
Başbakan’ın cumhurbaşkanlığı diğerlerine benzemez! Ateşten gömlek giydi diyebilirim.
Biz Ülkece idare ettik! Ettirildik…
Ne zaman birileri koltuk sevdasından vazgeçecek, o zaman bu ülke de birileri idare etmeyip hesap soracak! Unutmayın, bu ülkede işçi direnişleri bile davul zurna eşliğinde yapılırken. Kimin derdini kime anlatacağız…”İdare edin işte” ile sonuçlanırken bütün sözleşmeler ve davul zurna eşliğinde biterdi grevler…
Muaviye, Ali ve deve hikâyesi
Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den, bir Arap, devesiyle Şam’a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış: “Ver o dişi deveyi bana!” Demiş. Tartışma büyümüş, Küfe’den gelen adam, “Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye’ye yansımış. Halk meydanda toplanmış… Muaviye, Küfe’den gelenle Şam’da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış: – Bu dişi deve Şamlınındır! Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş: – Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Cemaat hep birlikte bağırmış: – Şamlınındır! Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış: – Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: “Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!” demiş.