Bu, cehaletin yeryüzündeki vücut bulan halinin tarifi midir yoksa! Arkasından araştırmayın, sormayın, soruşturmayın geliyordur mutlaka! Allah’ın takdiri böyleymiş deyip geçin gidin!.. Demeyenler Ay’da…
Neden, yaradanı bir korku imparatorluğu içinde anlatıyorlar! Neden, yedi kat aşağıda gayya kuyularıyla korkutuyorlar insanları… Giden, gören, dönen var mı?.. Kimin işine yarıyor bu korku edebiyatı?..
Yaradanın övgüsüne mazhar olmak varken, neden olmayan öfkesini kazıyorlar beynimize!..
Onun açtığı sonsuz yoldan yürüyerek bilinmeyenleri keşfetmek ve onun övgüsüne nail olmak, nasıl güzel bir düşüncedir!
Tasavvuf bu yüzden vardır. Hak arayışında olanların yoluna ışık saçar!
Nereden çıktı şimdi, bu ulvi duygular diyebilirsiniz! Gecenin temasına uygun olsun diye işlemiyorum! Denk geldi bilesiniz…
Yaradanın, bilerek ya da bilmeden yaptığınız hayırlı işlere övgüsünü size seslenerek ya da ceylan deresine yazılmış bir takdirname ile göndererek veya önünüze gökten 99 altın yağdırarak takdir edeceğini düşünüyorsanız; Hiç düşünmeyin!.. Yok öyle bir şey! Ya ne var?.. Mucizeler var işaretler var!..
5 Mayıs günü Alibey mahallesi Akgün Silivrili Caddesinden geçiyorum! Belediyenin hareketli bir çalışması göze çarpıyor!
Cadde üzerinde atık su boruları değiştirilmiş, temiz su boruları yenisiyle değişiyor, optik fiber hatları döşenmiş, üzerlerine drenaj yapılıyor ve Değirmen durağından itibaren asfalt kaplanıyor!
Yazıyı İlk bakışta belediye reklamı gibi görebilirsiniz! Evet, sadece oradan geçiyordum. Yaşı, 80’i geçmiş bir teyzemizin elinde bir tepsi ve içinde döktüğü lokmalar çalışanlara dağıtıyor. Hemi de konuşarak, “Evladım, çok yaşlandım, belim bırakmıyor. Yoksa size tatlı da açacaktım!” saat 17.30 elindeki tepsiyi bordür taşlarının üzerine bıraktı. Komşusunun kapısı açıldı, gençten bir kız kardeşimiz, tepsinin yanına iki büyük şişe ayran koydu, “Abiler, soğutmadan yiyin bunları… Teyzemiz çok mübarek bir teyzedir. Ayranımızı da için” diyerek içeri girmekte olan teyzenin yanına gittiğinde ikisi birden dönüp “Allah bin kere razı olsun Volkan Başkandan” diye dua ettiklerinde ne oradaki işçiler duymuştu ne de bir belediye görevlisi vardı yanlarında!
Bir tanrı duymuştu ve şahidi olarak beni seçmişti. Kaç kişi imtihandan geçmişti?
O takdir-i ilahi müessesesi böyle işliyordu! Bazen bir insan, bazen bir kuş, Bazen bir sivrisinek, bazen de bir hayvan yeterliydi Yaradanın şahitliğine… Dile gelecektik, sorarlarken öbür tarafta!
Doğru işe bir parça hamur nasip ederek yazdı takdirini 20 işçi birer yudum aldılar ve dürüst çalıştıklarını göstermek için!
80 yaşındaki nineyi vesile edecekti! “Kulum doğru iş yapıyordu” diyerek, beni de şahit gösterecekti…
Üstüne düşmemiştim! Bu gece kafama dank etti. Ne ceylan derisinde ne kuşun kanadında göndermişti. Onun mucizelerine inanmak yetiyordu… Beni de mübarek gecede size ulak eyledi… Takdir-i İlahi