Kospi abimiz, Silivri Birliğin en kısa şoförüydü. Boyu kısaydı ama direksiyona bindimi devleşirdi gaza ayak ucuyla basar yolda fırtına estirirdi. Şoför koltuğunda kaybolur ancak aynalardan onu görebilirdiniz koca otobüs otomatik pilotta gidiyor hissiyle yolculuk yapardınız.
Bir şehirlerarası yolculuğunda otogardan çıkarken o kaptan yerinde uyuyormuş gece yolcular uyurken direksiyona geçmiş su istemek için uyanan orta sıralardaki yolcunun
-Otobüsün şoförü yok şoförü yok
Çığlıkları tüm otobüsü uyandırmış. Muavin Ercan, (namı diğer uzaylı zekiye) Çığlık atan ablamızı ön tarafa getirerek arabayı Kospi Abimizin kullandığına zor ikna etmiş.
Gülerek anlatırdı, güldü mü, altın dişi gözüktü mü? Keyifli olduğunu anlardınız. “Bende Kospi (para)var” derdi. “Hiç kalmazsa” gülerek altın dişini gösterir “Bunu satarım” derdi. Lakabı oradan gelirdi.
Onunla birlikte S virajlarını inerken yolcuların kolçaklara tutunduğunu çok gördüm. Ön tarafta oturan dua bilmek zorundaydı. Kospi abiyle çalışacaksanız hızlı olacaksınız. Yolcuyu nerdeyse durmadan indirecek ya da arabaya alacaksınız bir gün bizim gambrosu(damat) bile incirlide bırakmış Şampiyon Hersekli ile anca Beş yolda yetişebilmiş. Gambros ile eski tanışırlardı o kamyonda kum çekerken bizimkisi, Erol’un Abinin Shell de çalışıyormuş. O zamandan beri iyi arkadaştılar kızamazlardı birbirlerine.
Zamanın Silivri Birliğinde çalışıyorsanız iyi şoför olmak zorundasınız yoksa çalışmazdınız ya da muavinlikte kalırdınız. Hiç unutmuyorum; ocak ayıydı ikindi vakti kar hafiften başlamış Topkapı’dan kalkmıştık. Arabada 10 kişi ya var ya yok Haramidere’yi zor çıkmış, Melahat’ın yerini (Beylikdüzü Bizim Kent) geçmiş kapı karakoluna (Tüyap) yaklaşmışken trafik durmuştu. Kospi alçak sesle konuşurdu “Gambros, git bakalım ne var yok” demesiyle Gambros, araçların arasında kaybolmuştu bile 15 dakika sonra saçları kardan bembeyaz olmuş bir şekilde geri geldi.
Gambros; “Kospi, polis yolu kesmiş, zincirsiz bırakmıyor. Sağa yanaşalım da zincir takalım, hızlı takarsak öndeki arabayı geçeriz Çekmecede yolcu birikmiştir”
K-Gerek yok biz gideriz
G-Nereye gidiyoruz, polis bırakmıyor
K-Sen bana bırak
Dedik ya direksiyona oturdu mu devleşir diye o sağa yanaşmak yerine sol sinyali verdi o zamanlar orası Dörtyol ağzı Gürpınar yoluna saptı, biraz ileriden sağa tarla yolundan (şimdiki Beykent Üniversitesinin olduğu yer) Büyükçekmece’ye indik. İndik derken Alp Disiplini kayak yaparak indik. Büyükçekmece’ye inerken 10 kişi olan otobüs çıkışta tahminen ayakta 15 kişi olmuştu. Bizimki keyiflenmişti gene altın dişini gösteriyordu. O gün, ön koltukta oturanlar daha şanslıydı bir iki dua yârine hatim indirmişlerdi daha fazla sevaba girmişti.
Kospi Abimiz tanıştığımızdan günden o baş belası hastalık onu aramızdan ayırana dek hep otobüs kullandı camianın içinde kaldı.
Bana Suat, Abime Selçuk diye seslenirdi, güzel adamdı. Şoför babanın Evlatları İlkay ile Sonay şoförlük yapıyorlar. Sonay babasının izinde Silivri İstanbul hattında hizmete devam ediyor. Kospi, bizi bir yerlerden izliyordur tıpkı Mehmet ARSLAN, Hilmi ARSLAN, Önder ARSLAN, Dayıoğlu Mehmet, Sarı Mustafa, Bebek İlhan, Mandacı İlhan, Piç Necmi, Çakmak İsmet, Aziz AKTAŞ, Pala Ruşen, Jant Osman, Ali Tan, Sarı Semih, Fethi Marmara, Bahattin ÖGE, Güzel Orhan, Karabacak Kardeşler, Koca Hüseyin, Somik Hasan, Panter Mehmet Ali, Kürt İbo, Çapraz Kemal, Topçu İbrahim, Laka Kenan, Hacı Mehmet, Zafo (Zafer AŞKIN), Varyemez Mustafa ,Suat AŞKIN, Ahmet ANIL, Katip Erkin, Çayırdereli Hüseyin ve oğlu Kudret, Kadam Remzi gibi isimlerini anımsayamadığımız o otobüsçü dostlarımızın ruhları şad olsun. Şimdi ne Silivri Birlik var ne de o güzel abilerimiz yavaş yavaş yok oluyoruz kalanlara sağlık diliyorum. Selçuk Kavakdere