“CHP’de 6 yönetici görevden alındı” diye verdiler. Adını da diğerleri ile ünlediler, Üzülmedim desem yalan olur!
Ofisini topluyordu, bir başka arkadaşı gelecekti yerine. “Hiçte demokratik olmadı” diye düşündüm de
Böyle bitmemeliydi.
12 Şubat 2014 tarihinde
Demokrasinin gereği için, elde edilmiş hakları savunmak için, kendisine gittiğimizde bizler de umut doluyduk.
Bize; “Bana şu, şu soruları sormayacaksanız, görüşelim” demişti. 10 kişi birden tepki göstermiştik. “Biz, soruları soralım. Siz, cevap vermeme hakkınızı kullanın” demiştik. Demokrasinin böyle daha güzel işleyeceğini söylemiştik. Hatta Atatürk’ün partisini ve cumhuriyeti cemaate yedirmeyiz de demiştik. Bizler, o gün bütün demokratik yolları denemiştik.
Burada, arkadaşlarla hatıra fotoğrafı var. O günün anısına! Ben olamadım o kare de… Bilerek ve isteyerek olmadım. Neden mi? O gün umuda gölge düşmüştü.
Eşyalarını kutulara koymuş bekliyordu.
Hani, tarihin tozlu sayfaları; onlardan görevden alınan yönetim diye bahsedecekti isimleri zikretmeyecekti. Acımasızdır tarih. Adil olmayanları bellemez, belirtmez, dinlemez… Bir cümle ile geçiştirir. Siyasette bir söz de sizlerle birlikte geçerliliğini yitirdi. “Kaybederken kazananlar” olurdu.
Diyalektiğin bile tarihsel dokusu zedelendi.
“Kazanırken, kaybedenlerden” oldunuz.
Güle, güle yolunuz açık olsun… Bakın bakalım, farklı da olsa, kazanırken kaybetmenin tadına bir de siz bakın bakalım.
Trafikte ağızlara pelesenk olmuş bir cümle var. Bu durumu çok güzel özetliyor…
“Ticari bekleme yapma…”