Bu tanım, hayatımıza, Muhteşem Yüzyıl dizisinin Hürrem’i Meryem Uzerli ile girdi. Genç kadının “artık dayanamıyorum, tükendim” diye diziyi terk etmesi, adeta kaçar gibi Almanya’ya gitmesi… Ve ardından patlayan “tükenmişlik sendromu” tartışmaları.
Çalışma hayatını olumsuz yönde etkileyen unsurlardan birisi olan tükenmişlik sendromu hem bireysel hem de örgütsel açıdan olumsuz etkilere sahip bir olgudur. Ancak günümüzde tükenmişliğin en yaygın ve kabul gören tanımı, Christina Maslach tarafından yapılmıştır. Maslach’a göre tükenmişlik “işi gereği yoğun duygusal taleplere maruz kalan ve sürekli diğer insanlarla yüz yüze çalışmak durumunda olan kişilerde görülen fiziksel bitkinlik, uzun süreli yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duygularının, yapılan işe, hayata ve diğer insanlara karşı olumsuz tutumlarla yansıması ile oluşan bir sendrom” dur. Daha yalın bir ifadeyle Maslach tükenmişliği “işi gereği insanlarla yoğun bir ilişki içerisinde olan bireylerde görülen duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı hissi” olarak tanımlamıştır.
Tükenmişlik öncelikle bireyin duygusal kaynaklarını tüketmesi ile ortaya çıkmakta ve kişinin duygusal anlamda tükenmesi ile sonuçlanmaktadır. Duygusal anlamda tükenen birey bir sonraki aşamada çevresindeki insanlarla olan ilişkisini sınırlandırarak psikolojik olarak insanlardan uzaklaşır. Tükenmişliğin oluşmasına neden olan faktörler, çalışma hayatının alanlardır ve ancak bu alanlar incelenip gerekli değişiklikler yapıldığında tükenmişlik önlenmiş olur. Bunlar; iş yükü, kontrol, ödüller, aidiyet, adalet ve değerlerdir. Tükenmişlik sendromu aniden ortaya çıkan bir durum değildir, aksine yavaş ve sinsice gelişen bir belirtiler yumağıdır. Tükenmişlik belirtilerinin göz ardı edilmesi de onun ilerlemesine ve başa çıkılmaz hale gelmesine neden olmaktadır. Bu sebeple tükenmenin sinsi sürecinin belirtilerinin iyi bilinmesi ve zamanında teşhis edilerek gerekli önlemlerin alınması çok önemlidir.
Bu anlatımlarımdan lafı nereye bağlayacağımı sorduğunuzu duyar gibiyim!…
Söylemek istediğim şu; Özcan Işıklar’ın seçim mağlubiyetinin faturasını sakın ola kimseye çıkarmayın!.. CHP’sinin kuvvetli kurumsal yapısı, dört partinin bileşeni olarak sunduğu (CHP, İYİ PARTİ, HDP, AKP) Belediye meclis Üyeliği listesi, dünürü ve aynı sendromu yaşayan Muharrem İnce’nin her aşamada ki müdahalesi kendisini başarıyı götürmeyeceği zaten biliniyordu. Özcan Işıklar’ın seçimlerdeki başarısızlığının temel sebebi KENDİSİ yani yaşadığı TÜKENMİŞLİK SENDROMUDUR.
Volkan Yılmaz’ı başarıya götüren şey nedir derseniz?.. Kullandığı ‘’SEVGİ’’ teması ve gençliğidir. Hayatta iki şeyin; ‘’Sevgi ve Bilgi’’ nin paylaştıkça çoğaldığını bilerek yola çıkan Volkan YILMAZ toparlayıcı olup kazanmıştır. Halkın taktiri bu yönde olduğuna göre bize düşen Silivri’miz için hayırlara vesile olmasını dilemektir, Kutluyorum…