Malum sosyal paylaşım siteleri elimiz ayağımız gibi oldu. Çok güzel şeylere vesile oluyorlar. 20 yıl önce birlikte okuduğum ilkokul arkadaşlarımı bulabilmek inanılmaz bir sevinç veriyor. Arkadaşımın yeni doğan bebeğinin her gün biraz daha büyüdüğünü gördüğümde mutlu oluyorum. Yeni evlenen bir kardeşimin güzel yemek yapabildiğini ve eşiyle mutlu olduklarını görmek çok hoşuma gidiyor.
Ama diğer boyutu da var tabi sosyal paylaşım sitelerinin. İdeolojik farklılıklardan dolayı çıkan tartışmalara ortak, hatta dahil olmak canımı sıkıyor.
Herkes özgür bir şekilde istediğini yazarken, yazılanları hazmedemeyen bir takım bağnazlar kendilerine göre yorum yaparak aklı sıra özgürce cevap verdiklerini düşünüp, hakaretler yağdırırken senin özgürlüğüne saygı göstermediğinin farkında bile değiller. Orası herkesin kendi kişisel alanı, benimsemiyorsan orada ne işin var?
Evet, yanlış okumadınız ‘Bağnaz’ dedim. Çünkü bu tarz davranışlar gösteren insanların sözlükte tam da karşılığını bu kelime ile buldum ve yazıma bu başlık altında devam etmek istiyorum.
Bağnaz; bir düşünceye, bir inanışa aşırı şekilde bağlanıp ondan başka düşünce ve inanışı kabul etmeyen, fanatik anlamındadır. Bağnazlık bir konunun ya da bir tutumun eleştirilmesine izin vermemek ve hoşgörü göstermemek demektir.
Bağnaz insanlar her zaman bir korku içindedir ve aksini düşünseler bile açıklamaktan korkarlar. Açıklama yapamayacakları içinde tek bir konuyu cımbızla çeker ve sadece o konunun etrafında dönerler. Çok güzel kanaat getirirler sizin için ve hemen kendilerine göre yaftayı yapıştırıverirler. Bağnaz insanlar asla dinlemezler ve sizinle empati kurabilmek, sizi anlayabilmek için asla gayret göstermezler. Laiklikten bahsedersin eşinin, annesinin, kızının başındaki türbana alınır, sapla samanı birbirine karıştırmayı sever çünkü işine öyle gelir.
Zaten ‘ Laiklik ilkesini benimsiyorsan dinsizsin’ yaftası kadar beni rahatsız eden bir şey yok şu son dönemde. Bir de dinin tek elde olduğunu düşünenlere sinir oluyorum. Yani kendi oy verdiği partiden değiliz diye dinden imandan çıkartanlar var ya bizi. Allah (c.c) onları affetsin. Hem Müslüman’ım Elhamdülillah, hem de Atatürk’ün ilkelerini benimsiyor ve bu kimliğimle de gurur duyuyorum.
Konu birde yapıştırılan yaftalardan ve bu konudaki baskılardan açılmışken birde ‘yobazlık’ var tabi ki.
Yobazlığı ise sözlükler şöyle tanımlıyor. Dinde bağnazlığı aşırıya vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen kimse. Ancak yobazlığı dindarlık ile karıştırmamakta ince bir çizgidir. İnsanları anlamadan, dinlemeden, inançlarına ve düşüncelerine saygı göstermeyen çok okumuş, solcu, demokratım diye geçinen, entellektüel yobazlarda var ayrı konu.
Dindarlık; ibadetini gerçekten Allah (c.c) için yapmaktır. Allah’ın emirlerini yerine getirmektir. En makbulü de kimsenin gözüne sokmadan, çıkarsızca ve gizli yapılan ibadettir. Allah (c.c) gönülden yapılan tüm ibadetleri kabul etsin inşallah. Ancak kendi hayat görüşleri ve dini kendi yorumlayışları çerçevesinde, inanan insanları kafir yerine koyan yobazlara tahammülüm yok.
Dindar olmak her kula nasip olsun, ama dinden geçinenlere saygım yok.
Kendi haklarını alan, başkalarının haklarını gasp eden, kul hakkı yiyenlere saygım yok. Kula kulluk edenlere, kendi menfaatleri, çıkarları ve mevkilerini korumak için kendini dindarmış gibi gösterenlere saygım yok. Emeğin, emekçinin hakkını yiyen, ondan sonra da göstermelik ayet, hadis paylaşan insanlara saygım yok.
Laiklik ve Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili paylaşımlar yaptığımda rahatsız olan arkadaşlara,
Unutmayın, vatanı düşmanlardan kurtarmakta bir ibadettir, vatan için savaşmakta. Vatanına ve vatandaşına düşman yetiştirmenin sözlükteki karşılığını ben de bulamadım.
Sevgiyle kalın.