Ana SayfaHakan AydınŞAHİTLİK ETTİĞİMİZ!

ŞAHİTLİK ETTİĞİMİZ!

Adana, Pozantı Çocuk Kapalı Cezaevi’nde tutuklu çocukları hedef alan şiddet ve kötü muamele olayları (1) ortaya çıktığında, cezaevi idaresinin bu konudaki görüşmeleri engellemeye çalıştığı biliniyor. Ancak bazı milletvekillerinin “bir şekilde” çocuklarla görüşmesi sonucunda olay bir rapora bağlanabildi, ülke gündemine taşınabildi. Çocuklar tecavüze uğramıştı!

Pozantı’da yaşananların ortaya çıkmasının ardından cezaevi yönetimi görevden alınması gerekirken, başka yerlere atandı. Çocuklar ise, birçok sivil toplum kuruluşunun “Çocukların Cezaevi’ne değil psikolojik tedaviye ihtiyaçları var” itirazına rağmen Sincan Cezaevi’ne nakledildiler.

Sincan Cezaevi’nde de işkence ve kötü muamele devam etti. Bu olay da ortaya çıkınca, çocukların bir kısmı İstanbul Maltepe ve İzmir Şakran cezaevlerine dağıtıldı. 3 yıl sonra… Şakran Cezaevi tecavüz haberleri ile basına düştü (2). Devlet, “kendi sahasında” çocukları koruyamıyordu!

Basına düşmüş tek olay bu muydu?

İşyerlerinden vakıf yurtlarına, okullardan sokaklara, aile içlerine kadar yayılmış, her türlü etnik kökenden ve her meslek grubundan insanın karıştığı taciz/tecavüz edilen çocuk sayısının 10 yılda 250 binlere kadar (3) ulaştığı gerçeği önümüzde duruyor!

Geçtiğimiz 23 Nisan günü, İstanbul Küçükçekmece’de koskoca bir mahallenin ortasında 5 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edildiği gerçeği önümüzde duruyor!

Küçükçekmece’de yaşanan olayın failinin bir “Afganistan’lı” olduğu ifade edildi. “Suriyeli” olduğunu iddia edenler de oldu. Bu olay üzerinden, yabancı uyruklulara karşı geliştirilen bir linç kampanyasının olduğu da ortada ve milliyetçi anlayışlara göre suçlu: Türk olmayanlar!

Biraz daha iyi eğitim almış, şehir kültürünün içerisinde ve görece ekonomik durumu iyi olan yurttaşların yaklaşımına göre suçlu: Eğitim seviyesi düşük olanlar!

Star gazetesi yazarlarından Ersoy Dede’ye göre suçlu: Ebeveynleri! Dede, yazısının sonunda şöyle diyor: “Hep birlikte; saldırgana, yasalara, cezalara vesaireye ver yansın edelim, kabul. Ama ilaç için “5 yaşında bir çocuk ebeveyni yanında olmaksızın (görüş açısı dışında) sokakta ne yapıyormuş” sorusunu da sorsun birisi.”(4)

Aslında, bireyler, toplumsal sorumluluk duygularını yitirdiklerinin farkında değil! Çocukları, dolayısıyla geleceğini korumak üzere toplumsallaşamıyor, geriye sadece suçlu arama ve linç kültürü kalıyor!

Yaşı 60 ve üzeri olan ağabeylerimiz/ablalarımız; “bizim gençliğimizde böyle şeyler olmazdı!” derler, hepimiz duyduk bu cümleleri. Peki, “neden olmazdı?” sorusunu sorduk mu?

Bu soru, toplumsal sorumluluğumuzu fark etmeye başladığımız andır. “Neden olmazdı?” sorusu, “Neden şimdi oluyor? sorusunu da ardına ekler çünkü. Düşünce, devinim haline geçer. Düşünmenin devinmeye başlaması diyalektiktir. Karşıtlar yan yana getirilip değerlendirme yapılır. Birbirlerinde ortadan kalkarlar, sonuca ulaşılır. Bir şey “ya vardır, ya da yoktur“ diyalektik düşünme değildir. Diyalektik düşünmedeki iki ucun birlikteliği, zorunludur; keyfi olarak bir araya getirilemezler.

Bu ülke, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile içinde bulunduğumuz toplumsal yapıya sıçramıştır. Yani tarihimiz; 12 Eylül’den önce ve 12 Eylül’den sonra olarak ikiye ayrılmıştır, tarihsel bağlaç ya da moment Askeri Darbe’dir.

12 Eylül öncesi, kemalist ekonomik ilişkilerin hakim olduğu bir süreçtir ve bu süreç “dayanışmaya ve ortaklaşmaya dayalı, çözümcü” bir toplumsal yapı dizayn etmiştir. Abilerimiz, ablalarımız o toplumsal yapının şahididirler.

12 Eylül sonrası ise neo-liberalizm’in uygulandığı bir ekonomik düzendir. Yani, her şey alınabilir, satılabilir, pazarlanabilir. Her şey para ile ifade edilir, para her şeyde ifade bulur… Bu ekonomik yapının belirleyiciliğinde “bireyci, kendini düşünen ve pazarlıklarla uzlaşabilen” bir toplumsal yapı dizayn edilmiştir. Bizler de, bu toplumsal yapıya şahitlik ediyoruz.

Şahitlik ettiğimiz toplumsal yapı,

i. cebindeki cep telefonları aracılığıyla; sosyal medya uygulamalarına, dolayısıyla sanal ilişkilere,

ii. evindeki televizyonlar aracılığıyla; evlilik, yemek, kim-kiminle programlarına, vasatın altında yarışmalara, din tacirlerinin masallarına ve bilimsel hiçbir altyapı taşımayan tartışmalara,

iii.okullar aracılığıyla; ezberci bir müfredata, test çözdüren eğitimcilere,

iv kamusal alanlar aracılığıyla; her türlü dini baskıya,

mahkum edilmiş, bireyler ise “para kazanmak” ve “tüketmek” için yaşar hale getirilerek toplumsal sorumluluk denilen kavram ortadan kaldırılmıştır.

Şahitlik ettiğimiz, yozlaşmadır!

Şahitlik ettiğimiz, çürümedir!

Şahitlik ettiğimiz, sahipsizliktir!

Şahitlik ettiğimiz, gerçeklikten kopuştur!

Bu toplumsal yapı ve yapıyı yaratan ekonomik düzen reddedilmeksizin, çocuklar korunamaz!

Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde taciz edilmiş/tecavüze uğramış, yaşadığı bu travmayı bünyesinde taşıyan 250 bin çocuk 15 yıl sonra bu ülkenin genç bireyleri olacak. Bu çocukları kurtarmak, sağlıklı çocuklarımızı korumak ve yeni bir gelecek inşa edebilmek ancak kollektif üretime dayalı bir toplum mücadelesiyle, kollektif üretime dayalı toplum mücadelesine başlamak ise mevcut düzenden vazgeçmekle mümkündür!

Hakan Aydın

28.04.2019

Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından yayımlanan, bir grup psikiyatrist ve adli tıp uzmanı tarafından yazılan makalelerden oluşan “ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARI VE ZOR AÇIĞA ÇIKMASI Bilgilendirme Dosyası (5)” önemli bir bilimsel çalışmadır. Okumanızı öneririm!

1- https://odatv.com/pozanti-magduru-ugradigi-tacizi-ve-iskenceyi-anlatti-0507121200.html

2- http://www.diken.com.tr/sakranda-cocuklarin-tecavuze-ugradigini-raporlayan-cezaevi-muduru-kizaga-alindi/

3- https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/turkiye-cocuk-istismarinda-dunyada-ucuncu-2071601/

4- http://www.star.com.tr/yazar/sapik-sapiktir-biz-biraz-kendimizi-sorgulayalim-artik-yazi-1449669/?utm=gazeteoku&utm_source=gazeteoku&utm_medium=referral

5- http://www.psikiyatri.org.tr/uploadFiles/219201618057-CocukCinsel_istismar_bilgilendirme_dosyasi.pdf

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Ustam!

Payidar….

Tarım Devrimi

Sevmeyen Var mı?..

Kıymetlim!

Viktualienmarkt!

Suça ortak olmak

İlgili Yazılar

Ustam!

Payidar….

Tarım Devrimi

Sevmeyen Var mı?..

Kıymetlim!

Viktualienmarkt!

Suça ortak olmak