Lakin bu sağduyunun kusuru da yok değil hani! Biraz geç devreye giriyor. Yani insanın zorda kalması, pişman olması gibi durumlarda başvurulan bir birim gibi çalışıyor.

Çoğunlukla, “benim sağduyum kuvvetlidir” ya da “sağduyuma güvenmişimdir” diyerek geri dönüşlerin başlama vuruşu korku ve endişedir. Ani dönüşlerin trafik işareti gibidir. Mutlaka sağdan gidiniz gibi…

Niçin taktım şimdi, durduk yerde sağduyuya değil mi?

Hani, hoca efendilerinden bahsederken, nasıl, methiyeler düzenleyeceklerini bilemeyen cemaatçiler? Şimdilerde, cemaatlerini  Fetö örgütü diye adlandırdılar ya baktım, sağduyunun devreye girmesi tam 15 yıl sürmüş… İşte o yüzden, sağduyunun kusurlu bir yanının olduğuna vurgu yapmak istedim. Geç devreye giriyor geç…

Aslında, Fethullah Gülen cemaati, 50 yılı aşkın bir süredir var ama sağduyu otomatiği bir türlü atmıyordu.

Neden bu sağduyu çalışmıyor diye bakacak olduğunuz da otomatik atmasın diye devre butonu, Fetö tarafından araya para sıkıştırılarak devre dışı bırakılıyor… Espri tabi ki ama durum bundan ibaret sevgili dostlar.

15 Temmuz, Türkiye’nin bir gerçeği, bir imtihanıdır. Onlarca canımıza mal oldu. Yanlış anlatılıyor kanısındayım. Türkiye’nin ders alması gerektiğine vurgu yapılması gerekirken, Ak Parti’nin zafer kutlamasına dönüştürüldü.

İşte bu! Sağduyunun hep geç devreye girmesinden kaynaklandı…

Çarşı da nöbet tutanlara şöyle bir göz atayım dedim. O ne? Bunların yarısı Fethullah’çı değil miydi? Şimdi, lanet okunurken elleri patlarcasına alkışlıyorlar. Olsun, geç de olsa onların da sağduyuları devreye girmiş!

Baktım, protokolde Sayın Belediye Başkanımız da Meclis üyeleri ile birlikte yerini almıştı. İçim burkuldu bir an. Fetö ’nün derneği ile yıllar boyunca Ramazan iftarlarında, “dinler arası diyalog” diye diye konuşmalar yapan, Sayın Başkanımız da Fetö’yü lanetleyenler arasında… Çok sevindim. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımıza methiyeler yağdırınca anladım ki sağduyusu şıkır şıkır çalışıyor başkanımızın… Sağduyulu davranıp, şehrin dört bir yanına astığı,  “biz büyük bir aileyiz”  tabelalarını da indirtmiş. Oh ne ala! Doğru yolu bulmuş demek ki diye içimden geçirdim…

Ne dedik? Sağduyu kardeşim bu! Adamı vezir de eder, rezil de…

Gerek nöbet tuttuğu gece de gerekse lavanta hasadın da ağzında bir, “İsrail olmayacağız” sözü pelesenk olmuş gidiyor. Yine bir yerlere oynuyor ama durun bakalım! Allah yardımcısı olsun.