15 Temmuz öncesi, ülkemizde; pıtrak gibi yardım dernekleri bitmişti her yerde!…
Orada kimse yok mu? Ver Elini, Tut Kolumu, Sesime Gel, Deniz Feneri, Köy Sandığı, gibi derneklerle ve de bırakın yurt içini, Mavi Marmara gemisi ile Gazze’ye gittik Gazze’ye….
Endonezya, Katmandu, Şili’ye yardım konvoyları düzenlediler.
Bir elimiz Almanya’da bir elimiz Gazze’deydi!…
Yardım elimizin uzunluğunu tartışamam ama Silivri İstanbul’a 60 km!
Silivri’ye gelemediler…
Alayı gelemedi!…
O yüzden bu yazı alayına gider…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’nu beklerdim en azından… Silivri halkına ayrıcalıklı bir selam beklerdim! İkinci seçimlerde fark 65 bin idi…
Ne diyebilirim ki? Ödüllü bulmaca gibi Sayın Başkan! Çözmekte zorlanıyor insan…
Bakan geldi! Direk hastaneye geçti. Ya sonra?
Geçmiş olsun ziyaretine beklerdik ama olmadı! Gelemedi, parti merkezlerine…
Biz, yanına gittik!
Çok romantik bir bitkiyle uğurlandı. Çok yıllık odunsu bitkiler familyasından olan lavanta fidanlarıyla…
Hiçbir şekilde geçmiş dönemlerle kıyaslamak istemediğim bir durum yaşadık!
Lakin, böyle olağanüstü bir günde; inisiyatif alamayan insanları yazarım arkadaş!…
Silivri Belediyesinin olağanüstü hâl koordinasyon merkezinin işleyişine takıldım!
İşlemedi, dersem kızmayın bana! Bireysel gayretleri kapsamaz bu merkezler!
Belediyenin hasar tespit ekibinden başka sahada kimseyi göremedik! Onları da toplasan 15 kişiyi geçmezler! Gece yarılarına kadar sürüyor bu insanların gayretli çalışmaları…
Silivri’mizin ilk olağanüstü hali değil ve ilk defa başımıza gelmiyordu?
1988 sel baskını, 1999 depremleri, 2009 sel baskını…
Yani, olağanüstü hali koordine etmeyi öğrenmiş sayılırız…
Görünen o ki öğrenememişiz!
Ramazan ayında her gece 15 bin kişiye iftar vermekle yarışanlar neredeler?
Hey ilçe başkanları, nerede sizin çadırlarınız masalarınız ya da Büyükşehir koordinasyon merkezi ile iletişiminiz!
Aklınıza bile gelmedi değil mi?
“Show areas” dediğimiz şov alanlarında çay dağıtmak işin en acımasız ironisidir! Yazmak bile istemiyorum…
Silivri Belediyesi, ilk ciddi sınavını ne yazık ki depremle vermiş oldu ve ne yazık ki sınıfta kaldı!
Oysa, ben; “Belediyemizin 180. Günü” adlı yazımı yazacaktım bu akşam!
Oysa, bugün ben; bu alanlarda görev alabilecek yüzlerce insanın MHP ve AK Partinin dışında CHP’nin de içinde bulunduğu tüm gençlik kollarını da kapsayacak ortak koordinasyon çalışmalarla yönlendirilecek olmalarını umuyordum!…
Oysa, bazılarının umurunda bile olmadı!
Söylemem gereken şeyi bir kere olsun söylemek istiyorum!
“Halk adamı olmak için belli bir partiye bağlı olman gerekmiyor!
İsimleri, partisinin üzerinde olan birçok siyasetçiyi yetiştirdi bu şehir!
Esen kalın…