Ana SayfaLütfü ErtürkMesafe Kısa İkramiye Büyük

Mesafe Kısa İkramiye Büyük

Kısa bir müddet önce yazmıştım. Algı operasyonuna en çok maruz kalanlar, zihinlerinin sınırları istek ve arzuları ile çevrili olanlardır demiştik.Belediye Başkanımız, kendisinin bile önüne geçemediği arzularının yönlendirmesi neticesinde! Yurt dışı turlarının, ileride algı yönetiminde bu kadar işine yarayacağını tahmin edemezdi.

Belediye Meclis üyelerinin Avrupa turları takip etti. Onlarda algıladılar seyahat etmenin güzelliklerini.

Bir psikologumuz vardı. “ Seyahat etmek insanda alışkanlık yapar. Belli bir müddet sonra vücut hep gezmeyi ister hale gelir.” Derdi.

Derken, Belediyemiz çalışanları da birer ikişer Avrupa’ya ve Balkanlar’a çıktılar. Nikâh memurunu bile Open Days’ (Boş gün seminerlerine) çalışmalarına götürdüler. Hitlerin bir sözü aklıma geliyor. “Çemberin dışına çıkanlar. Bir daha asla içeri girmek istemezler.” ve de “Sokamazsınız” diye not düşmüştü tarihe

Sonra Oda Başkanlarına sirayet etti bu gezi hastalığı. Birer ikişer attılar kendilerini dışarı. Ya Seninle, ya sensiz devam ettiler…

Sırada Muhtarlar vardı.

Çok değil 15 gün önce yazdık, Sevgili muhtarlarımızın en küçük mülki amir sıfatı taşıdıklarını. Nafile, ikinci tur gerçekleşti. Elbette gerçekleşecek; biri yer, biri bakar olamazdı.

Önünüze bir kutu badem şekeri geldi ve içinden bir tane aldınız. Bu şekerlerin geri kalanlarının akıbeti sizi hiç ilgilendirmeyecektir.

Ne güzel bir kahramanlık destanı yarattınız, Allah biliyor ya! İskeçe’de Cuma Salası okuyup,  Cuma Namazı bile kıldınız. En kahraman muhtarlarımız bizim.

Ben çok merak etmeye başladım. Sayın Belediye Başkanımızda bu muhtar sevgisi böyle birden bire nasıl ortaya çıktı?

Mesafe kısa ikramiye büyük!

Kahramanımız fare, sabah uykusundan uyanır. Karnı acıkmıştır ve güzel bir kahvaltının hayalini kurmaktadır. Tam deliğinden dışarı çıkacaktır ki o ne? Dağ gibi bir peynir kütlesi, kapısının önünde duruyor. Bir sevinç kaplıyor içini, tam elini uzatıp içeri çekecekken, birden içinde bir kuşku oluşur. Elini geri çeker.

“Bu Peynir buraya nasıl geldi? Bir adım ötem de duruyor, elini uzat ve al” diye iç geçirir. Kendi kendine düşünmeye başlar. “Mesafe kısa, ikramiye büyük” diye içlenir. Neden? Sorusu hep rahatsız eder zihnini!

“Dur” der,  “gidip bir de arka kapıdan kontrol edeyim.” Gider bakar! Bir çığlık atar fare. Peynirin arkasında kocaman kapan vardır.

“Aman tanrım! Demiştim, demiştim bu işte bir iş var. Bir tuzak olacağını sezmiştim” diye başlar sevinmeye.

Bence, sizler bu İskeçe gezilerinin arkasına bir de Varna üzerinden bir bakın! Sakın tuzak falan olmasın… Varna’da gördükleriniz sizi rahatlatır.

İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

İlgili Yazılar