Sen benim aşkım, sen benim kızım, sen benim yoldaşım, sen benim küçük annemsin.
Canım,
bir tanem, seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum…
Bu şehir güzelse senin yüzünden, bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden…”
Nazım Hikmet
Böyle demiş usta! Mayıs ayında yazmış bu şiirini! (08.05.1959 Stockholm.)
Keşke, Mayıs ayında sevgi üzerine yazılsaydı hep şiirler… sevgi üzerine kurulabilseydi hayaller!.. Mayıs gecelerinde, Hıdırellez ateşi gibi baştanbaşa ağıtlar yakmasaydık!
Mayıs ayının birinde başlar ağıtlarımız!.. Uzaklara kadar gider çığlıklar!..
Başlar, kısa aralıklarla kan uykularından uyanışlar…
Haftası çıkmadan, Mayıs’ın 6’sı sabahı, çöker içimize 3 fidanın acısı, boğazımızda birlikte düğümlenmişti ilmikler. Tamgün neşrediliyordu Mayıs ayında cinayetten günlükler…
18’inde can verdi, sır vermedi İbrahimler.
Yetmedi, son çığlık Nurhaklardan yükseldi… Hasan Hüseyin çağladı türküsünde Böyle kalır sanma devran, / Yola devam eder kervan / Öldü Sinan, doğdu Sinan /Omuzladı silahını… H.Hüseyin
Büyük ozan, güneş doğsun istemiyordu Nurhaklarda!
Belki de bütün şairler, bütün o güzel şiirlerini haziran ayına sakladılar… hep birlikte Mayıs’ta yastaydılar…
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı… A.İlhan
31.05.2020