Ana SayfaEsra SelimoğluMarangoz Hatası

Marangoz Hatası

Üstat İlhan Selçuk bir yazısında şöyle diyor: “Köşe yazısı yergidir. Denemedir. Öykücülüktür, oyundur, mizahtır, eleştiridir, mektuptur, yumruktur, dertleşmedir. Direniştir, söyleşidir, açıklamadır, günden güne değişir, renkten renge dönüşür.”

İlk yazımı yazmaya başladığımda, en büyük kaygılarımdan biriydi aslında üstadın mesajı. Yazdığınız yazı size göre mektuptur, okuyana göre direniş. Size göre açıklamadır, okuyana göre yumruk. Hal böyle olunca çok da fazla dert edinmeden, su akar yatağını bulur misali, yazmaya, dertleşmeye, eleştirmeye, söyleşmeye devam edelim istedim.

Malum millet olarak siyaseti çok severiz. Çarşı pazar gezelim. Berberi, manavı, esnafı, sanatkarı, herkesin ve her  kesimin az biraz siyaseten söyleyecek sözü vardır mutlaka.Tabi ki olacak. Siyaset halk içindir zaten. Sadece söz değil, yerelde genelde, işini gücünü bırakıp, meseleyi dert edinerek, koşup koşuşturan, yüzlercesi binlercesi vardır.

Toplum olarak siyasetin bu kadar içindeyken, siyasete yön verenlerin olur olmaz varyeteleri, halkın gözünden  ne kadar kaçar , hesap ediliyor mu ? Bilemem. Buna rağmen yine de ve inadına süreçten kopmayan halk, neticede yapılan ayak oyunlarına rağmen, kaderine boyun eğer. Aslında bu süreci değiştirme güçleri ellerinde varken… Zaten felakette burada başlar.

“Kimse görmek istemeyen kadar kör olamaz, yada görüp te görmemiş gibi yapanlar kadar.” Kadercidir bizim insanımız. Bile bile lades….

Kenân Rıfâi ye sormuşlar:
Madem ki neticede kaderin dediği oluyor. O halde niçin çalışıyoruz?
Şu cevabı vermiş:
“Çalışmak da kaderin icabı olduğu için”! …

-Kaderin icabı çalışıyoruz vesselam.

Siyasette yer edinmiş bir çok kişinin, yerel seçimler öncesi çok dar bir zaman kaldığı şu günlerde, konuyu dert edinmiş sade partilinin gözünün içine baka baka mağdur edebiyatı yapmasını, adaylıklar açıklanmadan aday edası ile seçmeni tufaya getirme gayretlerini artık hayretle izlemiyoruz. (Biliyoruz ki mağdur edebiyatını en çok başkalarını mağdur edenler yapar.)

Sanki realite buymuş gibi bu yaşananları o kadar içselleştirmişiz ki, olmazsa bir gariplik varmış gibi düşünür olmuşuz. Siyasette yirmibeş otuz yılını devirdiği övünerek söyleyen ve yerel siyasete yön verenlerimizin, şapkalarını önlerine alıp, düşünme vakti çoktan geldi de geçiyor bile.

Değişime ayak uyduramayanların, aynı atraksiyonlarla, rakiplerine karşı avantaj sağlama çabaları maalesef gün gibi ortada ve çok demode. Uzun soluklu bir siyaset için yeni bir şeyler söylemek ve üretmek bir yana, kendilerini yenileyemeyen  siyasetçilerimiz bu konu ile ilgi olarak doğadan bile ilham alabilirler.
Örneğin; Kartallar. Neredeyse yetmiş yıla yakın bir ömrü olan kartalların, insanlara ibret olabilecek, muazzam bir varoluş savaşı vardır mesela. Yetmişine kadar yaşayan fakat bu yaşa ulaşmak için kırk yaşındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorunda kalan kartalın, yaşı kırka dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle beslenmesini sağlayan avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelirmiş. Kartalın gagası uzunlaşıp göğsüne doğru kıvrılır, kanatları yaşlanıp ağırlaşır, tüyleri kartlaşıp kalınlaşır, uçması imkansız hale gelirmiş.

İşte, hikayenin önemli kısmı bundan sonra başlıyor. Artık kartalın iki seçimden birisini yapması gerekecektir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini. Yaşama azmi devam eden kartal, önce gagasını sökecek, sonra yeni çıkan gagası ile  pençelerini yerinden çıkaracak, yeni pençeleri çıkınca da kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlayacaktır. Beş ay sonra kartal, kendisine yirmi veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelecektir.

Kartal bile kartalken bu meşakkatli sürece katlanıyor, biz insanoğlu hala aynı ayak oyunları ile siyasette yaşam mücadelesi vermeye çalışıyoruz. Yazık…

Şimdi bu yazıdan sonra elbette ki sadece ve sadece ‘marangoz hatası’ sebebi ile siyasete yön  vermeye çalışanlar nadiren de olsa karşı çıkacaklardır.

Fakat; “Güneş balçıkla sıvanmaz.”

Ne demiş Ömer Hayyam;

Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar
Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar
Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık.
Kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar

Sevgiyle kalın….

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Ustam!

Payidar….

Tarım Devrimi

Sevmeyen Var mı?..

Kıymetlim!

Viktualienmarkt!

Suça ortak olmak

İlgili Yazılar

Ustam!

Payidar….

Tarım Devrimi

Sevmeyen Var mı?..

Kıymetlim!

Viktualienmarkt!

Suça ortak olmak