Ana SayfaLütfü ErtürkOrtaya Karışık…

Ortaya Karışık…

 

Asıl yazmak istediklerimden çok daha ötelere gitti düşüncelerim.

Ağzımın içi cam kesikleri ile dolu! Kanıyor dilim, dilimin ucunda kanlı sözcükler, kan izlerini takip eden sırtlan sürüleri…

Ortalık avcıdan geçilmiyor ama yaralı avı gören yok!..

Eh, onu da yaralayandan sormak gerek?..

Ne demiş bir büyüğümüz; “Ya av ol ya da avcı! Ama asla avı, avcıya götüren köpek olma!” demiş…

Ortalıkta bu kadar kan kokusu varken yaralı bırakmazlar hiçbir avı!

Götürürler…

Hele ki dişine kan değmiş ise avcının; genleri gereği, geriye dönüş yapacaktır!..

Yaralı bırakmaz öldürür! Bilir ki yaralı bir gün gelir, öcünü alır…

Ne diyorum ben?..

Ortaya karışık bir yazı çıkacaktı, yarım ağızla felsefe yapıyoruz!..

Tarım politikaların tarihteki sürecinden girecektim. Olmadı bir sonraki yazıma kaldı. Şu kadarını söyleyeyim Tarım politikaları öyle Alkışlanacak projeler falan değil! Çaresizliğin meşguliyetle tedavisidir. Emperyalist ülkelerin 3. Dünya ülkeleri üzerinde uyguladıkları bir sömürü doktrinidir. Anlatırız sonra…

Belki şu an e, ne yapalım (avcılık ve toplayıcılık mı yapalım) diyenleriniz çıkabilir! İşte yukarıdaki hikâye biraz da bunu çağrıştırıyor değil mi?

“Avcılık ve Toplayıcılık” insanoğlunun genlerinde var. “Yani Avcı vurur turnayı, biz çalarız zurnayı”!

Zamanın birinde turnayı gözünden vurmuştur bir avcı ama turnanın da bir sahibi vardır. Ahı gitti, tuttu avcıyı!..

Merada boş yerde kalmadı! “Tarım alanı” diye diye dikilmedik site kalmadı.

Susuzluk hiçbir şey, algı çok şey!..

Benim kanaatimce, algı dersinden mezun olmanız gerekirdi. 10 yıl boyunca algıyı seller sular gibi ezberlemiş olmanız gerek!

Aynı anda arka arkaya yaşanan üç olay zinciri; “bugün yazacağım yazının içine etti” dediğim için beni bağışlayın!

Mahal, Hacı Pervane Sok. Köfteci Murat’ın önünden, Migros ve Peynirci Şeref’in önüne kadar olan bölüm…

Birinci olayın kahramanı benim. Köfteci Murat’a yöneldim bir şey soracağım! O da ne paçamdan kasıklarıma kadar giren buz gibi bir su ve suyun o berbat batak kokusu… Alt tarafım sırılsıklam hani bilek ya da diz de kalsa bir derece idare ederim.

İsra suresi 13. Ayet geliyor aklıma! Bu benim gayretim ile oluşmuş bir şey değil, bir başkasının gayreti de benim yaşamımı zehir edemez bana! (Genelde de bu böyle)

İkinci olay: Benim olayımdan sadece 5-6 dakika sonra Migros’tan çıkan genç bir bayan adeta havada uçarak asfaltın ortasına seriliyor. Ayakkabısı kayıyor mu, topuğu taşın arasına mı giriyor bilmiyoruz ama üstü başı çamur içinde!.. (Yerler kuru)

  1. Olay Peynirci Şeref’in önü. Tam bir saat sonra. Tanıdık bildik Silivri’mizin yakışıklı ağabeylerinden biri. Kayıyor, altından parke taşı ve havaya fırlıyor, abimiz yere kapaklanıyor! Kafa göz darmadağın. Hadi alıp, hastaneye götürüyorlar. Kaşa beş dikiş atılıyor…

İşte, beni de darmadağın yapan bu olaylar zinciri. Hani, bize yaraşan Yüzyıllık yollar yapmışlardı ya! Yüz gün dayanmadılar. Zaten ortada yüzyıllık yol falan kalmadı gibi bir şey! Hepsini yeni belediyemiz tarafından yeniledi sayılır. Hemi de öyle 5. Sınıf parke taşla değil 1. Sınıf taşla.

Algı neydi? “Size yaraşan yollar” O günlerden birçok meclis üyesi görevine devam ediyor… Kalksın biri desin ki “Şurada, şu yol hiç tamirat görmedi sökülmedi” !..

 

Ortada başka da bir şey yok!..

Birgün, henüz bir aylık iken yollar; çöken bir yolun, niçin çökmüş olacağını yazmıştım!

Bana resmi yazı ile cevap vermişti o günün belediyesi.

“Orada restoranı bulunan Horoz Hüseyin lakaplı (Mekanı cennet olsun) işletmeci, yolu çok sık yıkadığından yol çökmüştür” diye cevapladılar!  Hemi de resmi yazıyla!..

Ben ne başlık attım yazıya?

Ortaya Karışık, Ne karışığı ama?…

Kebap mı? Salata mı? Meyve tabağı mı? Ne?..

Algı; seni, senin düşüncen de bağlar! Dilediğini hayal et…

Hayaller, Paris; gerçekler, Çemişkezek! Derlerrr…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

Hop Dedik!

Zeynep Abladan Mektuplar

Boy Aynası

Ver Coşkuyu…

Başkan Bu Ne?..

Bu Ne Perhiz…

9.Yazı…

İlgili Yazılar

Hop Dedik!

Zeynep Abladan Mektuplar

Boy Aynası

Ver Coşkuyu…

Başkan Bu Ne?..

Bu Ne Perhiz…

9.Yazı…