Ana SayfaLütfü ErtürkOmbudsman ve Oksimoron

Ombudsman ve Oksimoron

Şu “Cumhurbaşkanlığı seçimi” sözcüğü bana; rahmetli Süleyman Demirel’i ve ombudsman sözcüğünü anımsatmıştır her zaman!…  “Ombuds” sözcüğünün kökeni İsveç’çe olup,” arabulucu” anlamındadır. “man” tüm Avrupa ortak dilinde adam demektir. Yani “arabulucu adam veya kamu denetçisi” anlamına da geliyor!… Biz de arayı mutlaka bulduracak adam gibi de algılayabiliriz. Çünkü Rahmetli bize böyle aksettirdi. Bir bakıma “arayı ben bulurum” demeye getiriyordu!…  Bulurdu da!…Bu günlerde örneğin; var mı bu rolü üstlenen, ya da bu role yatkın biri? Hiç görmedim diye yanıtlayabilirim!…

Sayın Erdoğan, zaten hiç arabulucu olmadı ki siyasi hayatında!…

Sayın Kılıçdaroğlu, o da uzak ara bu konuya…

Sayın Akşener, vuruşa vuruşa geldi bu günlere ne ara bulması…

Sayın Bahçeli’nin AKP’ye verdiği desteği siyasi bir ombudsmanlık sayabilir miyiz? (Kendi desteğini arabuluculuk olarak düşünebilir miyiz?)

Yani bize bir kamu denetçisi ( ombudsman,Süleyman Demirel) gerekli diyebiliriz…

Bakın, aynı şeyi Rahmetli Ecevit için de söyleyemezdik…

CHP hâlâ bir aday bulacak, Kemal Kılıçdaroğlu ombudsman olarak çıkacak HDP’ni,  SP’ni ve  İYİ parti!… Aynı çatıda toplayabilecek !… Vallahi benim aklım hiç kesmiyor…

HDP deyince aklıma geldi!

Bir örnekle gireyim, konuya Doğuda bazı yörelerde bir babaya , “Kaç çocuğunuz var?” Diye sorduğunuzda size sadece erkek çocuklarının sayısını verir. 3,5, 7 gibi! Oysa arada en 2,3… Tane de kız çocuğu vardır. Söylemez onları!… Yok hükmündelerdir (!)…

Ne alaka değil mi?

Çok alakalı hem de!…

Yukarıdaki “oksimoron kelimesinin karşılığını Türk siyasetinde çokça görürüz…  Herkes demokrasiden söz eder, demokratik bir seçimden bahseder ama hiç kimse bu seçimlerde HDP’nin varlığından söz etmez! En az % 15- 18 oy demek, 60 milletvekili demek, her partinin yanında olmasını isteyeceği bir çoğunluk demek!…  Bu, yıllarca da böyle olmuştur. HDP ya da sol partiler kendi göbeklerini kendileri kesmişlerdir.

Öyleyse nedir bu oksimoron haller? Hemen kelimeyi açalım! Oksimoron: Birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanılması ve bu şekilde oluşturulmuş ifade. Bazen anlamı kuvvetlendirmek için veya edebi sanat yapmak amacıyla kullanılır; bazen de hâlihazırda kullanılan bir kavramı eleştirmek veya alaya almak için kullanılır.

Yan yana gelmesi mümkün olmayan şeylerin varmış gibi gösterilmesi dedik, örnek:  “Sessiz çığlık” kelimesi bir oksimorondur. Ya da “buzun ateş gibi yakması.” Anlamı kuvvetlendirici özelliğe de sahiptir. Varlığı olan bir şeyi, bir kavramı, bir nesneyi yokmuş gibi göstermek de oksimoron bir kavramdır…

Oksimoron bir durumda bir ombudsmanın varlığına ne kadar çok ihtiyaç var! Görüyoruz değil mi? Oysa herkes, demokrasiden bahseder, seçimlerin demokratikliğinden bahseder, değil mi? Oysa Türkiye’de seçimler, gerek iktidar için, gerekse ana muhalefet için olmayan bir demokrasi içinde hiç de olmayan demokratik olmayan seçimlerde demokrasi adına çığlıkların atılması sessiz çığlık örneğindeki gibi oksimoron bir durumdur…

Türkiye bu halleri daha ne kadar yaşayacak diye sorduğumuzda endişe etmiyorsak, toplumca “oksimoron” hastalığına teslim olmuşuz demektir…

İşte, gidilemeyen partiler, bulunamayan adaylar, konuşulmayan bir siyaset ve olmayan ombudsmanlarla oksimoron bir Türkiye’nin demokratik seçmenleriyiz biz(!)…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

Son Yazılar

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..

Seçmen Ne istiyor?..

İlgili Yazılar

İfade Özgürlüğü

İşin Aslı

Hezeyan ya da Sanrı

Niyetli Bir Yazı

Vizyon Meselesi

Manipüle Etmek

Neyin Tecrübesi?..

Seçmen Ne istiyor?..