Kurbağa deneyi gibi yavaştan ısıtarak…
Önce CHP’de minicik bir tarihi tur istiyorum, geçmişe dönüp bakalım…
Son 9 yıl içinde 26 adet CHP yazısı yazmışım. (İlçe yönetimi dahil)… Az olmasa gerek diye düşünüyorum. Görevden almalar, atamalar, kanunlar, ihtilaller, idam kararları gibi ağır kararlarda CHP’yi hep 3 maymunu oynarken görürsünüz!
Daha da ileri gideyim. Bazen antidemokratik uygulamalara destek verirken bile gömüşüzdür. Deniz Gezmişlerin idamları bunun en güzel kanıtıdır. 144 milletvekilin 97’si onay vermiştir. Yani idamları durdurmak için 44 vekilin ret kullanması yetecekti.
Oysa CHP tarihsel, genetiksel görevini yerine getiriyordu.
Diyelim ki Sayın Hazinedar suç işlemiştir. Parti içi hukukun nerede? Disiplin kurulu ne işe yarar? Kol kırılsın yen içinde kalsın. Gitsin adalete hesap versin. Murat Hazinedar olarak (!) Şimdi, İktidarın bu tutumundan partiye kazanç sağlamak mı gayeniz! Bu yarın bir başka belediye başkanı için de gelişecek bir durum. Yine timsah gözyaşları, yine “hesap sorma” nidaları. Kahramanlık nişanesi takarak uğurlamak mı bu? Örneğin bu dönem, “yok yapmayız” dediğiniz adaylardan kurtulmanın bir yolu mu bu? Töhmet altına girmeden, “demokrasi gazisi” muamelesi yaparak göndermenin bir yolu mu bu?
Geçtiğimiz ekim ayında CHP disiplin kuruluna verilen Sayın Hazinedar’a ne yaptılar? Uyarma cezası verdiler! Yani kulak çekme cezası! Yani senin kulağını çektiğin belediye başkanının cezasınıbir başkası başka kesebiliyor!… Timsah gözyaşları dökmek, CHP’nin fıtratında var.
Topluma nasıl yansıyor bu timsah gözyaşları?
“BU DAVA, ÜLKENİN DEMOKRASİ DAVASIDIR. ATATÜRKÇÜ SOL SOSYALİST DEVRİMCİ BİR GELECEK İÇİN DİRENELİM”
Bakın bu cümlede bir riyakârlık sezebiliyor musunuz? Atatürk solu diye bir şey yoktur hiç olmadı da! Atatürk, sosyalist ise hiç olmadı… O nevi şahsına münhasır bir devlet adamıydı. İsteseydi sosyalist rejimi pekâlâ uygular, safını belirtirdi.
Yok, Türkiye’yi bundan böyle sosyalizm kurtarır derseniz belki de o devrimi CHP de yapar ve geleceğeni yeniden kurarak, toplumsal kuruluş ve kurtuluşu tesis edersiniz. Buna eyvallah der, şapka çıkarır, safımın yanınız olacağını buradan belirtirim.
“Ekmek için Ekmelettin” diyerek Atatürk’ün adını refüze edip, bu günlere çanak açanlar; şimdi, kurtuluş için sosyalizm reçetesi mi yazıyorlar?
CHP’nin bu duruma gelmesinin asıl sebebi kontrolsüz CHP’li belediyelerdir… Çünkü Genel Merkez ayrı telden çalıyor CHP’li belediyeler ayrı telden çalıyorlar. Her şey oy kaygısıyla başladı! “Türbana rozet”; eksen kaymasının ilk adımıydı. Sonrasını Fethullah Gülen getirdi…
CHP’li birçok belediye başkanını eline geçirerek yedeklemeye aldı. Sayın Kılıçdaroğlu bunları çok iyi bilmektedir.
Demokratik yolları seçerek parti içi dinamiklerini sterilize ederek yola çıkacak. Yani kendi temizliğini kendi yapacak. En ufak ceza ile geçiştireceğim dediği olayların, parti bünyesine nasıl bir zarar verdiğini görmekteyiz. Sonradan da savunma zorunluluğuna düşmesin…
Halkın oyuyla gelenlerin, yine demokratik haklarını kullanarak seçime girmelerini ve seçimle gitmelerinden yanayım. Vatanın bütünlüğüne ve Cumhuriyet yürürlüğüne gölge düşürecek suçları işlemedikleri sürece… Yolsuzluklar, onların ahlak yapılarından kaynaklanır ve medeni suçlardır. Adaletin karşısında kendisini savunurlar…
Hani Nasrettin hoca misali “hırsızın hiç mi suçu yok?” deyiminden yola çıkarsak!
Ak Partinin, bu süreçte hiç suçu olmaz olur mu?
Ama daha önce CHP’nin Ak Partiye olan desteğinden söz edelim… CHP’nin en büyük günahı dokunulmazlıkların kaldırılmasına “evet” demeleri! Tarih affetmeyecek bunu!
Ak Parti de bu hızla CHP’nin Milletvekillerini içeri aldı. Belediye Başkanlarını istifa ettirdi. Kayyum atadı, HDP’lileri içeri tıktı. Gazetecileri tutuklayıp içeri attılar. Yani Demokrasi suçu işliyorlar. CHP’nin sayesinde… Şimdi, CHP’liler kalkmış demokrasi davası diyorlar!
Geriye bir tek şey kaldı! O da Taksim meydanında timsah yürüyüşü yapmaları… Onu da yaparlarsa Demokrasi tamam olur… Ak Partinin işlediği demokrasi suçlarının en büyük ortağıdır CHP… İçerideki arkadaşlara tek söyleyeceğim, Allahtan ümit kesilemez…