CHP Silivri İlçe Başkanlığı, yemekli düğün evine döndü desek yanlış söylemiş olmayacağız. Eline kepçesini, kaşığını alan kazanın başında, karıştırıyor da karıştırıyor.
Ben de çok nankörüm vallahi! Yıllarca yazdık, CHP İlçe Teşkilatı meydanlara ancak 30 kişi toplayabiliyor diye. Şimdi, parti bir araya geliyor ama ben mızırdanıyorum değil mi?..
Sor şimdi, CHP’lilere; “bölücülük yapıyorum” olacak!..
Ben yazayım siz karar verin.
Aslında Ayın 20 sine kadar yazmayacaktım amma gördüğüm lüzum üzerine yazıyorum!
Silivri, artık bir “Mega Kent” konumunda! Öyle, liyakat sahibi olmayanların eline bırakılmayacak kadar önemli bir konumda!
Bunu herkes biliyor ve işte, bu yüzden bu seçim Silivri için bir dönüm noktası, bir ayrışımın eşiğinde bir seçim sonucu olacak…
Kısaca bir başlık atayım! Silivri, ya kendi özgün değerlerini koruyarak gelişecek ya da yakın ilçelerin konumuna benzer bir hale gelecektir. Nedir o yakın ilçelerin konumu?..
Ayrışım; farklı kültürlerin çatışması, sosyoekonomik çatışmalar, farklı ülkeden gelenlerin yerleşkesi olma durumları!.. Bu konuda az da olsa bir ivme yaşanmakta ilçemizde!.. Bunu minimalize edebilmeyi sürdürebilecek misiniz?..
Peki, bu dar alanda kısa paslaşmaların geçtiği merkez neresi olacaktır? Elbette Belediye yönetimleri olacaktır. Hem de çok yakın bir zamanda!
Yani, çer çöp, imar, iskân işleri bir şekilde, her belediyenin üstesinden geleceği işlerdir. Ya beşerî coğrafyanın oluşumu, yer değişimi, göçlerin göğüslenme işleri nasıl ve ne şekilde olacak dersiniz?.. Belediyenin Hesap İşleri mi? Halkla İlişkiler departmanı mı yoksa Fen İşlerinin mi çözümleyeceğini sanıyorsunuz?..
İşte, O yüzden liyakati sorgularım, Devlet-İskan ve Planlama ile belediyelerin çalışmalarında ilçesine sahip çıkacak bir otoriteyi sorgularım!..
Mesela kaçımız biliyoruz, Silivri’nin FETÖ’den yargılananların tercihen seçtikleri iskân bölgesi olduğunu! Cezaevinin Silivri’de yeni bir beşerî coğrafya yaratığını ne kadar hissettik!..
Gün gelecek, yok yerliymiş, yok gelmeymiş sözünü unutacağız ve birbirimize “Yandık Kardeş” diye sarılacağız!.. Peki, bu durumu öncelikli olarak kimler önleyebilir?.. Tabi ki “Yerel Yönetimler” ve liyakat sahibi seçilmiş insanlarımız!
Her zaman, yerel yönetimlerin dikkatini çekmek için söylediğim bir söz vardır!
“Şehrin üzerindeki eller” sözüne dikkat çekmek istemişimdir.
Kendi ihtiraslarına mağlup olanlar sahipsiz bir şehir yaratırlar ve şehrin yeddi eminliğinden uzak kalarak karanlık bir geleceğe şehirlerini teslim ederler… Yakında açıklarım!..
Gelelim şu CHP’nin yemekli düğün benzetmesine!
Dedim ya CHP düğün evine benzemiş, herkesin elinde bir kepçe sallıyorlar kazana ne gelirse kepçeye yemeği kotardık sayıyorlar! Kimler?..
Kerameti kendinden menkul sayanlar!.. Bora Hariç!!!…
O Kenarda izliyor sanıyorum!..
Hani geçen hafta “Selden Kütük Alınmaz” diye bir yazı yazmıştım ya! Bu hafta da “dere geçerken at değiştirilmez” diyorum.
Yukarıdaki şehirleşme adına yazdıklarımdan birçoğu hakkında bilgi sahibidir yerel siyasetçilerimiz ama kamuya yansıtılmaz bu durum. Buna çözün arayacak, bulacak kadrolar yaratılırken liyakat aranır. Akademik çözümler aranır. İşte bunu kimlerle yapacaksan bu kadroların oluşumunu yaratırken, öncelikli olarak kadrolaşmada liderlik müessesini doğru yöneteceksin!..
Kalabalıklar içinde adayı ne görebilen var, ne sesini duyan var! Herkes CHP’nin başkan adayından daha çok biliyor, daha çok konuşuyor, daha çok karar verenleri var!..
Demem o ki akademik meslek sahiplerini bekliyorum; “CHP’den Hukukçular, Mimarlar, Mühendisler, Şehir Plancıları,” önde olmalılar. Sen olmasan bile “şehrin üzerindeki eller”i güvenli ve iş bilir kadrolardan kurmalısın… Yoksa, hatır gönül ile seçeceğiniz insanlar edilgen olup, memleketi koruyamamaktan aciz duruma düşebilirler. Artık, zamanımız yok!..
Ülkemizi emperyalist güçlerin eline bırakmamamız gerek!..
Yarın ki toplantıda yine savaş çığlıkları atılacak, yine algı operasyonlarına gidilecek ve ihtiraslarla şehrimize acımasızca kıyılacaktır. Ülkemiz, köylerle, ilçelerle, şehirlerle tek tek istila ediliyor.
Aldıracağın çöpün, dökeceğin asfaltın içine tüküreyim…
Bakın, bir önceki dönem çıta ne kadar yükseğe çıkmış! Senin hedefin çıtayı yere düşürmek değil, bir kat daha yükseğe koymak olsun….
Bu işler esnaf taifesiyle değil, akademisyen meslek sahipleriyle olur…