Tek tek ellerimle söndüreceğim kırk mum
Yavaş yavaş acıtarak söndüreceğim
Bilirim
Bir tanesi sonsuza dek yanacak
Aydınlanması gereken gecelerim olacak
Üşüyeceğim
O ısıtacak yüreğimi
O benim
Sönmesine izin vermeyeceğim
Saatlerini iple çekiyorum
Seni görebildiğim rüyalarımın
Odama sığmayacağım bazen
Denize koşacağım
Seni anlatmak için
Dolunayda yüzünü seyredeceğim
Yüzüne düşen saçlarını
Kimseler bilmeyecek
Efkarımın sen olduğunu
Sana kadeh kaldırdığımı
Mırıldandığım şarkının
Bizim şarkımız olduğunu
Kimseler bilmeyecek
Daha önce de bilmedikleri gibi
Alışkanlıktandır
Yanlışlıkla adın çıkacak dudaklarımdan
Belki herkese senin adınla sesleneceğim
Canım, canım diyeceğim
Kırk mumun otuzdokuzu sönene kadar
Açık kapı bırakmadım
Dön desem gelirsin biliyorum
Son kez sarıldım sana
Son kez kokunu çektim ciğerlerime
Son kez baktım ağlamaklı gözlerine
Özlemek
Başıma gelen en zor şey
Bilirim çok özlerim ben seni
Çatlak bir ayna var göğsümün ortasında
Yarısı seni
Yarası beni gösteren
Saçlarını düzeltirken ellerimi kanatan
Şah damarıma yasladım soluğunu
Hadi git şimdi serseri
Siyah saçlarını da al git
Köşeyi dönene kadar arkandan bakacağım
Ben hep orada kalacağım
Köşeden çıkıp gelmeni bekleyeceğim
Kırkıncı mumu son nefesimle söndürene kadar
Hadi şimdi git serseri
Daha fazla söyletme beni
***********************
Yeni bir şehre taşındım
Bazen sokaklarında kayboluyor
Çıkmaz sokaklarında buluyorum kendimi
Arnavut kaldırımlı sokağın çukurları
Başımın belası oldular…
Bazen kafamı çarptığım tabelaya
Yüksek sesle küfrediyorum
İnsanlar gülüşüyor aralarında
Bende kendime gülüyorum
Öğreneceğim elbet zamanla
Öğrendim bile pazar hangi gün kuruluyor
Turşu suyu hangi tezgâhta
En güzel simit nerede satılır
Hangi balıkçıda rakı içilir
Yolun düzünü yokuşunu öğrendim
Eve geç kalmıyorum artık
Ezberledim dolmuş saatlerini
Sevmeye başladım sanki bu kenti
Kafamı çarptığım tabelayla
Selamlaşıyorum artık
sokak çukuruna da bir merhaba
Bir daha takılıp düşer miyim sana
En güzel çay nerede içilir biliyorum
Hangi saatler serin
Hangi saatler yakıyor güneş öğrendim
Üstümü ona göre giyiniyorum
Yük etmiyorum şemsiye palto kendime
Başım sıkışınca kimi arayacağımı biliyorum
Mahalle muhtarıyla hemşeri çıktık
Bilmediklerimi ona soruyorum
Tanış olduk esnafla
Çayı şekersiz içtiğimi öğrenmiş garson
Özel hissettim kendimi valla
Yeni bir şehre taşındım
Şehir de beni severse kalıcıyım buralarda
Zorlukları yok değil
Sokaklar biraz yokuş
Sert rüzgârlar esiyor geceleri
Üşüyorum
Yeni bir kitap yazarım belki
Şimdilik yabancısı olduğum
Bu şehir hakkında
Hala sokaklarında kaybolsam da
Denize çıkan en kestirme yolu biliyorum
Öğrendim en güzel çiçekler hangi bahçede
Hangi yoldan yürürsem köpek beni kovalar
Ihlamurlar açınca nasıl güzel kokuyor
Begonviller hangi sokakta
Alışırsam kopamam diye korkuyorum
Ya gitmek zorunda kalırsam.
Damını tamir etmişken evin
Bahçeyi hale yola koymuşken
Sokaktaki köpek alışmışken bana
Kedi yavrulamışken balkona
Kuş yumurta bırakmışken
Penceredeki saksıya
Ben şehri çok sevmişken
Gitmek zorunda kalırsam
Zamana bıraktım her şeyi
Şehir de beni severse
Burada ölmek istiyorum
