Geçen yıl, bugün yitirdiğimiz değerli dostum, kıymetli insan, tarih ve edebiyat tutkunu, entelektüel, derin derya bilgi sahibi olan Avukat Hulusi Üstün’ü sene-i devriyesinde sevenleriyle, çalışma arkadaşlarıyla ve ailesi ile birlikte anmış olduk.
İstanbul’dan, Ankara’dan, Çanakkale’den Yozgat’tan, Sakarya’dan, ülkemin dört bir yanından gelen dostlarıyla birlikte Silivri Asri Mezarlığına giderek kabri başında söyleşilerle yad ettik sonra da saat 18.00’de Yaşar Kemal Toplantı Salonunda eserleriyle birlikte İbrahim Çeşmecioğlu’ nun o güzel sunumlarıyla sanat dolu bir geceyi iliklerimize kadar özümsedik…
Felsefede Jacques Lacan’ın Ayna teorisini sanki Hulusi için yazılmış olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Çünkü, sevgili arkadaşım hiç oportünist konuşmalar yapmazdı. Ne ve neyi, nasıl görmek istiyorsan kendinde, karşısına geçtiğinde Hulusi’de görebilirdin. İşte bu ayna teorisinin yegâne uygulamasını yapar, seni sana tanıtırdı. Bir tek farkla sadece senin görmeni istediğin şeylerin dışında sana bir şey vermezdi.
Sırdı, Hulusi’m, tıpkı aynadaki sır gibi hiç ön tarafta olmadı. Senden gördüğü her şey onda kalırdı. Kendi görüntüne kendin karar verirdin! Yani, yargıyı yine sana bırakırdı.
Bizim, yani Kültür Edebiyat ve Sanat Topluluğunun, Kafkas Vakfının ve de Üstün Ailesi ile birlikte organize ettiğimiz bu ilk anma gecesinde katılımda bulunan Sevgili Hulusi Üstün dostlarına ve oradaki herkese sonsuz kere teşekkür ediyoruz. Bu geceyi gördükten sonra değerli kardeşimin, Sadece şehirlerde sadece bu ülkede değil, uluslararası sempozyumlarda adının anıldığını görmek isteriz…
Ruhun Şad Olsun Kıymetlim…