Dayatma!
Ekonomik koşulların ağırlaştığı günümüzde, kimi yöneticilerin katı tutumu velileri daha da güç durumda bırakıyor.
Forma dayatılıyor okullarda, çocuğunun beslenme çantasına bir elma koyamayan anne baba yüzlerce lira tutarındaki okul formasını almaya zorlanıyor. Öğrencilere; ”forman yoksa okula gelme!” denebiliyor.
Dostlarım, konuyla ilgili olarak aşağıda “Müdür Otoritesi” başlıklı 10 yıl önceki yazımı bir daha paylaşıyorum.
Kimi yöneticilerin hâlâ bıraktığım yerde otladıklarına tanık oluyoruz.
Buyurun yazıyı bir kez daha okuyalım.
MÜDÜR OTORİTESİ
‘Öğretmenler Günü diye dayatma var. Ders ücretini 9 TL olarak belirledikleri öğretmene, bir de gün bahşediyorlar. Kınıyorum…
Göstermelik bu uygulama doğrultusunda sağolsun öğrencilerimiz bizi anımsıyorlar, duygularını paylaşıyorlar.
Öğretmenlik yaşamımızda yaşadığımız pek çok anı var belleğimizde. Birini paylaşayım sizlerle
Yıl 1978.Lisenin birinde müdürüm. Olaylı yıllar… Okulumuzda 75 öğretmen,1500 öğrenci var. Mesaimizin 18 saat sürdüğü oluyor. Arkadaşlarla duruma hâkimiz. Beşibiryerde’nin yönetime el koyduğu güne kadar sadece beş öğrencinin, ”sigara içmekten” kınama cezası almış olması işlerin iyi gittiğinin kanıtı!
Yalnız bir öğrenci kurallara uymamakta direniyor. Okul müdürü de otorite kurmakta kararlı!
-Oğlum İbrahim, kot pantolon giymişsin. Yassak!
-Peki, hocam, giymem.
Aradan üç-beş gün geçmiştir, İbrahim yine kot pantolonludur.
-İbrahim, yine aykırı davranmışsın, söz vermiştin hani!
-Peki, hocam giymem.
Bir, iki, üç, beş aynı uyarı, aynı yanıt… Sonunda İbrahim dayanamaz, saygıda kusur etmemeye özen göstererek isyanını dile getirir:
– Hocam, ben babasız büyüdüm. Dersten çıkınca, köyümüzdeki bakkal teyzeye yardımcı oluyorum. Kazandığım üç beş kuruşla defter, kalem alıyorum, servis ücretini ödüyorum. Benim başka pantolon alacak gücüm yok. Kirlendiği zaman annem geceden yıkayıp kurutuyor ertesi gün okula geliyorum. Siz benim son sınıfa kadar nasıl geldiğimi bilemezsiniz!
Başımdan kaynar sular döküldü. Hiç bir şey söyleyemeden ayrıldım.
O geceyi uykusuz geçirdim. Ertesi sabah yönetici arkadaşlarımı toplantıya çağırdım. Olayı anlattım. Salona hüzünlü bir sessizlik çöktü. Yeniden söz aldım. ”Arkadaşlar, bundan sonra kot giyeni de potur giyeni de görmezden gelelim, tüm sorumluluk benim.”
Ve günler çabucak akıp, geçti, İbrahim liseyi bitirdi. Törende diplomasını otoriter müdür verdi. Onun ayağında yine kot pantolon vardı!