Bizde bir söz vardır. Geziden dönenlere dostları takılır. “yediğin içtiğin senin olsun gördüklerini anlat” derler. Biz, size hepsini anlatmaya çalışacağız.
Burnumuzun dibi. Sıkıldın mı, bunaldın mı? Yoksa, canın geziye çıkmak istiyor da zamanın mı yok?
Atlayın arabanıza Çanakkale, Bayramiç, Biga, Altınoluk, Edremit, Ayvacık, Assos erebildiğiniz yere kadar uzanın… Sadece 2 gün yeter de artar bile! İki kilo et parasına gezersiniz.
20 yıldır bu toraklarda gezinip duruyorum. Bir günde diyemem ki bu da benim kafama uymadı diye. Dağı dağ, denizi deniz, insanı bir Âdemoğlu ki kardeşten yakın.
Çevreci arkadaşlarla sözleştik Bayramiç’in tohum Takas Şenliğinde bulaşacaktık. Öyle de oldu! Sonrasında da arkadaşım, yoldaşım Erdal Özer ile birde yakın çevreye bir göz atalım dedik.
Şimdi, yazacaklarım siz dostlarımız için yazılmıştır. Bilirsiniz ki her yazımın altına imzamı atarım. Mesuliyetini taşırım. Asla Reklam amacı taşımaz yazdıklarım. Bir otelden bahsedeceğim sizlere. Sevgili Niyazi ağabeyimiz (Niyazi Gölge) çağırır dururdu, bir türlü kısmet olmamıştı. Kısmet bu güneymiş.
Önce Niyazi ağabeyimizi tanıtalım sizlere… Bizler, “Enişte” diye sesleniriz. Öyle de zaten! Silivri’den evlendi. Bizler sevdik onu. O da bizleri sevdi kaldı bizlerle. Tanımayan bilmeyen yok gibidir. Gidince tanışırsınız. Anlatır sizlere, hayatı bir roman zaten…
Kapıda karşıladı bizi. İki hoşbeşten sonra benim gözüm çevre de! Nereye geldik, nasıl bir yerdir? Hani Niyazi ağabey tamam da Otel ne iş? 100 e yakın değişik otellerde kaldım. 7 yıldızlıdan tutun da bol yıldızlılara kadar ( açık hava konaklaması için tabir edilir) kalmadığım otel yok gibidir.
O bölge de kaldığım oteller, Kervansaray, Nazlıhan ve Assos otelleriydi. İlk defa kadırga koyunda, bir otel de kalacaktım.
Ben size hemen otelin ismini vereyim! Meğer Silivrililer keşfetmiş burasını. Albena Otel. Kafadan koptum zaten. Daha sezon başlamadan gitmişsin kimse yok beklentilerim alt düzeyde ama Niyazi ağabeyimin sıcak bir gülüşü ile rahatladım. Yorgunuz daha odaya bile çıkmadık. Çayla başladı dinlence ikramlar ardı ardına geliyor şaşırdım. Ben turla mı geldim diye etrafıma bakındım. Arkadaşımın yüzüne baktım. Tamam dedi “Tur burada bitti” dedi, gülerek.
Sezona hazır olmayan otelin, hazır olmayan hali bu ise hazır halini düşünmek bile istemem. Akşam yemeğimiz; Balık, salata ve 15 parçadan oluşan meze tabakları. İyi bir Gurme sayılırım. Bir şey yakalamaya çalışıyorum. Yok, her şey o kadar doğal ki zeytinyağının lezzeti dolaşıyor damaklarımızda.
Bir çift güler göz dolaşıyor üstüm de gençten bir delikanlı hiç durmadan bıkmadan “iyi geceler” diliyor “afiyet olsun” diyor. Dikkatimi çekti Niyazi ağabeye sordum! “Patron” dedi. Onur Soral, Kız kardeş ile birlikte işletiyorlarmış. Babanın zamansız vefatı, onları bir anda işletmenin başına geçirmiş. Yılmamışlar, zorlukları olmuş tabi ki… Kız kardeş Nalân, gerçekten kız kardeşimiz gibi. Sevecenlikte Onur’dan aşağı kalır bir yanı yok. Otelin her bir köşesine ayrı bir ilgi gösteriyor Nalân Hanım, gülerek; “Silivrililer bizi iyi tanır” diyor. O söylerken, gözlerinin içi gülüyor, ben üzülüyorum daha önce tanıyamadım diye…
Güzel bir yatakta, güzel bir uyku çekip erkenden uyandım. Burada, sabah Güneşin doğuşunu severim. Balkona çıktım. Hava bulutlu ama Güneş bulutların arasından Sarı lira gibi parlıyor. Çıktım, sahilde bir yürüyüş yaptım. Döndüğümde Niyazi ağabeyin gülümseyen yüzü karşıladı. Kahvaltı masası inanılmazdı. 5 çeşit peynir vardı 5 çeşit zeytin, zeytinyağına kırılmış yumurtalar, tereyağları, ballar, reçeller, yüzümüzü kızartıp birer yumurta daha istedik sahanda, ne demek? Anında geldi birer fazlasıyla. Yiyemem yok, yeniyor…
Sordum, bize özel mi? Yoksa genel de böylemidir? Diye… Niyazi ağabey biraz da sıkılarak, demez mi? “Sevgili kardeşim sezon daha açılmadı noksanlarımız var” diye. Daha fırınları faaliyete geçmemiş, sabahları pideler, poğaçalar, börekler çıkarıyorlarmış. “Enişte” dedim ben kaçar gelirim. Kop gel demez mi?
Hesap istedik aklımız şaştı. Buradan yazmıyorum. Bize özel mi dedim “yok” dedi, Silivrili indirimi yapmışlar. Yazarım dedim. Yazabilirsin dediler. Ortağımı zorla yola koydum, kalacak.
Değerli dostlarım, gidip de beğenmediğim bir yer olursa; “gitmeyin” diye de yazacağımı unutmayın. Bu arada size İsmet’ten söz etmeye unuttum. İsmet Kardeşim Tesisin şeflerinden, Otelcilik okuyor. Mesleği tanıdığımdan söylüyorum. İşini bu denli seven bir arkadaş tarafından ağırlanmak çok hoşuma gitti. Hafta sonu kaçışınız için size küçük bir dip not olsun yazdıklarım. Sizlere Antalya’yı aratmayacak nitelikte bir işletme anlayışından bahsettim. Deneyebilirsiniz…