Hep bir alma derdindesin be insanoğlu,
Hep bana Rabbena…
Hayatı sorgularken kendini de aldın mı karşına,
Ben, kime ne verdim ki
Amasız cevaplar aldın mı kendinden.
Helalleştin mi
Alma verme terazini doğru tuttun mu
Meyve yerken fidan geldi mi aklına
Çiçek koklarken tohum
Yavrusunu sevdiğin kuzunun anası
Yolun güzelliğini överken
Yoldaşın geldi mi aklına
Sevmeyi çok basite almışsın
Hep sana ne verildiğine bakmışsın
Huzur bulduklarında kusur aramışsın
Sen sevmeyi çok yanlış anlamışsın
Gelemedi diye dosta küsmüşsün
Kalamadı diye yâre
Göçüp gitti diye atana küsmüşsün
Sen varamamışsın yerinde duran menzile küsmüşsün
Sen sevmeyi çok basite almışsın
Dost gelmiş iki eli kanda yanına
Kıymetini bildin mi
Yar sevişince güzel gelmiş gözüne
Küsmesine gönül koymuşsun
Evlat tatlı gelmiş göğsünü gere gere gezerken
Bir acı sözüne kırılmışsın
Kardeş küçük iken kardeşmiş
Araya mal girmiş, el girmiş darılmışsın
Sevmek ama gerçekten sevmek
Yokken de sevmek değil miydi
Annenin yaptığı aşı annen gidince sevmeyi mi bıraktın
Tadını bildiğin meyveyi bulamayınca
Yavrunu koklayamayınca
Kardeşi sarılamayınca
Velhasıl her şeyi tadında sevmedin mi
Sen sevmeyi yanlış anlamışsın
Hiçlikte sevmekti gerçek sevgi
Yokken de var gibi
Hayatına dokunduğu ilk gün gibi
**********&**********
Sen Gittim Sanırsın
Sen bir tek kalbini koy bavula
Kırığını döküğünü ayıkla da getir
Ben tamir ederim.
Bilirsin elimden her iş gelir.
Ha unutmadan,
Saçından bir tel olsun koy yanına,
Yoka korkarım kokunu unutacağım.
Bir fotoğrafın var mı halihazırda,
Korkarım bakışlarını unutacağım.
Çok zaman oldu değil mi,
Çok sular aktı köprünün altından.
Hatta köprü bile eskidi
Adın geçer dost meclislerinde,
Konuşuyoruz ara sıra diyorum.
Sesini “unuttum” diyemiyorum.
Tarihleri tekrar ediyorum içimden
Bugün şuradaydı, bugün burada.
Üstüne üstlük tek başıma,
Doğum günü mumunu üflüyorum,
Hep aynı dilekleri mırıldanarak…
Bazen öyle çok istiyorum ki
Kızmak öfkelenmek,
Çarpıp gönül kapını gitmek.
Gidersem unuturum diye çok korkuyorum.
Adımı bildiğim kadar eminim,
Sende de durum böyle.
Bir iki satır bir şeyler yaz
Koy bavula…
Çok bir şey yazmana gerek yok.
“Özledim” de yeter.
Ben okudukça çoğaltırım,
Şiir olur muhtemelen.
Sonra büyür masal olur…
Uzun kış gecelerinin ve sadece sevenlerin masalı
Çölde, diye başlar kimi zaman.
Bazen de sarayda kim bilir.
Belki de henüz keşfedilmemiş bir gezegende
Sen gittin sanıyorsun ya,
Anılar bırakmaz seni,
Sen gittim sanırsın.
Sadece unutulunca gitmiş oluyor insan…
Yani ben unutmadan hiçbir yere gidemezsin
Sen gittim sanırsın.
Hadi topladın ne var ne yok ele avuca gelen,
Hatta kırdın döktün giderken,
Yetmedi ateşe verdin de gittin…
Sen sadece gittim sanırsın,
Ezbere biliyorum her zerreni,
O küllerden boy boy resmini yaparım.
Sen gittim sanırsın,
Benim sevgimse sana can veren,
Ben sevdiğim sürece varsın.
Yok öyle kafana estikçe gitmeler,
Kendini kandırırsın,
Sen gittim sanırsın…
Ne farkın olurdu benim için herkesten,
Ben seni böyle sevmesem.
Memleket değil dünya değiştirsen,
Sen sadece gittim sanırsın…
Bir bahane bulup bin ile çarpsan.
Çoktan geçti bu sevda madde alemi,
Şimdi bilme sen pek mühim değil,
Zaman sana da öğretir gerçeği.
Sen sadece gittim sanırsın,
Sevmek denen illetin bir cahili bir de şakası olmaz…
Yazılı kanunu kuralı olmaz.
Sandığın gibi iki kişiyle oynanmaz.
Sen gittin diye de oyun bozulmaz.
Dedim ya,
Sen sadece gittim sanırsın…
08.02.2025/Gül-Can