Bir üst perdeden söylemişti, “Buradayız Gitmiyoruz” dedi ve “Söylemek İstediğimiz sadece yaşam şartlarımızın iyileştirilmesiydi” diyerek dert yandı. Ve oradaki herkes hep bir ağızdan seslendi: “Buradayız, gitmiyoruz”
14 Mart TIP BAYRAMI olarak adlandırdığımız bir günde hiçte bayram edecekleri bir durum yoktu ortada!..
Son iki yıllarına hepimiz şahit olmuştuk! İnsanlık adına nasıl bir mücadele içinde olduklarını hep birlikte gördük!
Pandemi sürecinde 29 bin 865 sağlık çalışanı virüsle enfekte oldu. Kaybettiğimiz sağlık çalışanı sayımız ise (Profesör, doktor, hemşire ve tüm sağlık çalışanları dahil) 522 şehidimiz var.
Nasıl bir savaştır bu?
“Buradayız gitmiyoruz” dediler, savaşarak ölüyorlar! Cephenin en önündeler…
İşte, 14 Martın asıl hikayesi burada başlıyor!
II.Mahmut döneminde “Cerrahhane-i Amire” adlı modern tıp okullarının açılış tarihi olan 14 Mart 1827 gününü doktorlar günü olarak kabul edilse de asıl hikâye kurtuluş savaşının hikayesinden doğmuştur. İngiliz askerlerinin işgali altında olan tıbbiye de 3. sınıf Öğrencisi Hikmet Boran önderliğinde öğrenciler tarafından işgale karşı mücadele edildi. Tıbbiye binasının kuleleri arasına asılan Türk bayrağı ile günün anlam ve önemi ortaya çıktı. Bu kıvılcım ile Anadolu’ya geçen, büyük taarruzda Mustafa Kemal’in yanında yer alan, yaralanan, şehit olan doktorlarımızın adına 14 Mart 1919 tarihinde doktorlar bayramı olarak ithaf edildi.
Yoksa, Sağlık çalışanlarının kendilerini bir gün dahi olsa sadece özel hissetmeleri amacıyla kutlanan özgün bir gün değildir.
Onlar, “buradayız gitmiyoruz” diye haykırdıklarında, arkalarında ve orada onlarla birlikte olan Silivri halkı, Silivrili Sivil toplum kuruluşları özellikle Dayanışma Platformunun değerli üyeleri ve ve ve de CHP ilçe Örgütüne (Başkanlık dememek için direniyorum) samimi duygularımla sesleniyorum. İyi ki varsınız, iyi ki oradaydınız!
İki lafın arasında durmadan,” Kırmızı çizgimiz var bizim” diyenlere duyurulur: Kırmızı çizgiler değişime, değişim olasılığına karşı ortaya çıkıyor, öyle kullanılıyor değil mi?
Ama, eninde sonunda değişim kaçınılmaz oluyor ve bu nesnel zemin değiştikçe düşünceler, değerler de değişiyor.
O zaman biz de “Kırmızı çizgiler aşılmak için vardır.” Diyoruz!..
Özgür irade, biat kültürünü her zaman yenmiştir. Özgür irade için yer, mekân ve zaman sonsuzdur, sınırları yoktur…
Bunu çözdüğünüz gün kürsü sizindir…
Biz, hiç gitmedik ki zaten…