İşte, bu mahallenin kurucuları Osmanlı, Rus savaşından sürgün edilen Kafkasyalı göçmenlerdir. (!870 yılını ortalama tarih olarak verelim. Çerkezler, Kırım Tatarları ve Ahıska Yörüklerinden oluşan göçerlerdir)
Fatih Mahallelilerin tamamına yakını ise mübadelede gelenlerdir. En erken gelenler, 1924.
Ali Bey mahalleliler, ileri ki yıllarda alacağı göçlerle de nüfus olarak o kadar bir artış gösterecektir ki; Fatih mahallelileri ikiye, üçe, hatta dörde katlayacak nüfusa ulaşacaktır.
Silivri siyaset literatürüne şu anekdot yerleşir. Seçimlerin sonucu Alibeyliler belirler ama seçilecek adayı da Fatih Mahallesi (Kale) belirler.
Yıllarca bu böyle de olmuştur…
Bu gerçeği iyi etüt eden Sayın Işıklar’ın, Ali Bey Mahallesi tutkusu; seçim stratejisini de belirleyecektir.
Alibey Mahallesinin aşkı gururu Alibey Spor!
Silivri Spor 1965 yılına kadar tek bir futbol kulübü olarak yer aldı kalplerimiz de; Silivri Gençler Birliği adı ile 1957 yılında kurulmuştu. Kırmızı Beyaz renklerle…
1965 yılına gelindiğinde; Silivri, yeni bir futbol takımı ile tanışacaktı.
Silivri Sanayi Spor, Mavi Beyaz formalı bu kulüp, Silivri sanayin de çalışanların ve işverenlerin kurduğu bir kulüptü. Nevzat kocaoğlu, Osman Kocaoğlu, Aliş Sorucu, Salim Sorucu, Yakup Özerel, Yaşar Okan ve Ahmet Çelikbilek kurucu olarak hatırladığım isimler. Aramızdan ayrılan ağabeylerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hafızanıza bir not düşmek istiyorum. Norveç, İsveç, Danimarka gibi ülkelerinin takımları nasıl ki Kasap, balıkçı, şoför gibi meslek sahibi amatör oyunculardan kurulu iseler… Bizim Sanayi sporumuzun oyuncuları da aynı amatör ruhla seçilmişti. Yukarıda andığımız sanayi esnafı ağabeylerimizin işçilerinden hatta çocuklarından kurulmuştu.
Silivri Gençler Birliği ile aralarında; tatlı bir rekabet başlamıştı. 1970 yılların sonlarında Amatör Lige alınan Silivri futbolu; Sanayi Spordan mavi rengi, Gençler birliğinden de kırmızıyı alarak yeni renkleri ile Silivri Spor olarak Bölgesel Amatör 2. Lige başladı.
Silivri Sanayi Spor ne oldu dersiniz?
Yukarıda isimlerini saydığımız yöneticilerimizden çoğu Ali Bey mahalleli idi! Kendi aralarında yeni bir karar alıp; yeni bir yönetim belirleyip, Osman Kocaoğlu, Veysel Bostancı, Saffet Karabina, Halit tüfekçi, Ahmet Çelik gibi hatırlı ağabeyleri de alarak, yeni bir futbol takımı yarattılar. Alibey Yılmaz spor adıyla Alibeyli gençlerden kuruldu.
Sanayi Spordan ve Silivri spordan gelen oyuncularla güçlü bir kadro oluştu. Kısa zamanda ünü bütün bölgeye yayıldı. Yıllarca, sadece Alibeylilerin desteği ile ayakta kalmayı başardı. 1980 sonrası Yılmaz adını atıp, Alibey Mahallesi Spor Kulübü olarak Bölgesel 2. Amatör kümeye adını yazdırdı.
Artık amatör kulüp maçlarına çıkıyorlar galibiyetler alıyorlar ama gelin görün ki kahve köşelerinde soyunuyorlar, antrenmana çay simitle hazırlanıyorlardı. Belediye, şehrin çeşitli bölgelerindeki otoparkları vererek, gelir katkısında bulunmaya başladı. Yazın sahilde köprübaşında, üçüncü kordon da, cami bahçelerinde, derken kendilerini bir berber dükkânında buldular! İşte o gün, bu gün O berberle yürümeye gayret ettiler.
Yıkılan Belediye binasının arsasını otoparka çevirerek Alibey Spora tahsis ettiler.
Zurnanın zırt dediği yer de burası işte.
Alibey spor kulübü bu tarihi yolculuğu içerisinde bir çok amatör branş açarak başarılara imza attılar. Çok branş demek; çok gereksinim ve çok para demekti.
Siyaset, spora girerken; sporun başındaki yöneticiler de “biz orayı da yönetiriz” deyip, siyasete gireceklerdi.
İşte bu Sevilen Berber, Ali Tonta kardeşimiz de güzel bir dünyadan, kirli bir dünyaya adım atacaktı. Otoparklar gerçek amacından çıkmış, Bir mahalleyi elde tutabilmek adına “arpalık” olarak verilmeye başlanmıştır. Buradan öteye kimsenin günahını alamam. Vicdanı ile baş başa kalır herkes. Tek diyeceğim şu ki; kabahatli aramak gerekiyorsa ben yine belediye de bulurum kabahati! Bu tür otoparkların “Çubukçu” tabiri ile verilmesine karşıyım. Koyarsın giriş çıkışlara iki otomatlı makine geçersin kartlı sisteme git ver sonra her ay, Alibey Sporun parasını.
Ali Tonta’nın vicdanı ile cüzdanı arasında bırakma bizi de.
Ne demiş Ali Tonta? Çiğ süt içmedik ki demiş!
Pişirmiş demek ki sütü!
Mevzusuna sütten girdiyse bence kaşıkları karıştırdı Ali, ak kaşık diyeceği yerde; çala kaşık mı demek istedi? Mutlaka soracağım…