“Urbanizm” diye Fransızca bir sözcük var dilimize yerleşmiş olan; Şehircilik anlamında kullanılıyor!.. (Bu arada Erdal Hocamızın işine de karıştık)
Türkçemize İtalyancadan geçen “urba” sözcüğünün yalın hali elbise demektir. Bizler, bu sözcüğü hep Türkçe bilirdik. Hatta Anadolu’muz da yaygın halde kullanılmaktadır. Arapça karşılığı da “esvap” olarak kullanılmaktadır.
Aslında urba sözcüğü de İngilizce Robe (Ruba) sözcüğünden İtalyancaya geçtiği sanılmaktadır. Burada kapatalım bu konuyu, Erdal hocamızı yormayalım!
Terzi esnafıyla, Bir Belediye Başkanlığı ne alaka değil mi? Hadi ona hep birlikte cevap arayalım!
Terzi dükkânından içeri girdiğinizde sizi raflarda sıra sıra kumaşlar, masanın üstüne yatırılmış kesime hazır elbiselikler, ceketlik kumaşlar görürsünüz. Üzerleri gökyüzü haritası gibi çizilidir.
Yılların ustasının kafasının içi bu kuplarla doludur. Aldığı ölçülere göre santim santim hesap yaparak çizer kumaşın üstünü…
Oysa fabrikasyon elbise kesimleri öyle midir? Koyar paftayı, beden numarasına göre basar makineye bir anda 100 ceket birden kesilir. Binlerce beden elbise çıkar meydana.
Oysa, terzihanede öyle midir? Hesaplayan da makası basan da overlok çeken de hep dükkanın içindekilerdir. Santim şaşmaz!..
Yani kalite giydirirler…
Tabi ki işini seven, geleceği düşünen sanatkar ruhlu insanların işidir bu…
Urba sözcüğü, giydirilen, giyilen elbise sözcüğü olarak kabul görmüşse hedeflerine halkı koymuşlarsa Belediyecilik anlamında da düşünülmüş demektir. “Şehri donatmak, abat etmek” diye geniş anlamda düşünebiliriz!
Ben bir o kadar daha ileri gidip şu giydirme işini abartanları aklıma getiriyorum….
Urbanizm, şehircilik demek, tamam iyi de şehirce bize giydirmeye çalışanlara ne demeli? Onların suçu değil, suç hepimizin tercihi konfeksiyon giyinmek isteyişimizden oldu! Koca şehri giydirdiler.
Şimdi birçoğuna bakıyorum. Terzinin çırakları, terzinin yanından ayrılıp dükkan açma hevesindeler! Ne diye? Ben daha güzel giydiririm diye!..
Baktım da hepsi birbirinin aynı! Sanıyorum, terzi son numarayı öğretmemiş!.. Hâlâ pafta üzerinden nasıl biçip dikeceklerini anlatıyorlar. Oysa bu şehrin kalın çizgileri var, o çizgileri çizmeden, düğme deliği açmaya çalışıyorlar. Şehrin kalitesini unuttular! Şehre ucuz muamele yaptılar. Öğrendiklerini unutmaları gerektiğini de unutmuşlar!
Hani hep yazar, söylerim ya! “Şehrin üzerindeki eller olmalıdır insan” diye, işte onun tek kelimelik tarifidir urbanizm.