Geçen hafta kaleme aldığım “Daha algılayamadınız mı?” adlı makalemde “Algı Yönetiminden” bahsetmiştim. Brockman’ın Kitabını elime aldığımda ilk hissettiğim; konu hakkındaki görüşlerimde haklı olduğumu ve siz okuyucularımıza doğru bilgiler aktardığımızın kanıtı oldu bize de..
Kanıtı olmayan gerçekler; zihnimizin gerçek olarak kabul ettiği fakat kanıtlanmasının zor olması karmaşıklığına vurgu yapmakta!
Sınırlar…
Her şeyin zihnimizin sınırları ile ilintili olmasına bağlıdır.
Bunu keşfettiğimizde ise algı yönetimini kullanmak, bir yönetici için çocuk oyuncağı haline dönüşür.
Bir yöneticinin en iyi silahı haline dönüşen algı yönetimine maruz kalan toplumlar. O yöneticinin egosuyla başbaşa kalmışlardır.
Zihninizin sınırlarını zorlayın… Sorgulayın!
Böyle benzer bir durumu kendimizden örnekleyelim. Şehrimizin logosu haline dönüşen bir slogan ürettiler! Ne idi bu?
“Silivri’de yaşamak güzeldir”, “Güzeldir” kelimesinin Ü harfini de gülen bir yüzle tasvir ettiler.
Gerçekten güzel mi? Sorusunu kendimize mutlaka sormalıyız! Güzel mi? Değil mi?
Dikkat ederseniz burada bireyin zihin sınırları zorlanmakta! bir başka slognla bunu perçinleştirdiler zihinlerimizde “Size yaraşır yollar yaptık” topluma söylenmiş gibi duran ama ruhumuzu okşayan bir söz olarak kayıtlara geçmektedir. Genel bir örneği “Bir Türk dünya ya bedeldir.” topluma söylenmiştir ama tüm bireylerin egosunu okşar
Kısacası, bir söze yüklenen anlam, bizim zihnimizin sınırları içinde gerçeğini kanıtlama savaşı verecektir.
Oysa, unutmamamız gerektiğini düşündüğüm bir konu var. Anlam, insanlık için bir ön koşul değil, yan ürün de olabilir.
Darwin’in daha sonraki az bilenen ama daha büyük önem taşıyan çalışmalarının da öne sürdüğü gibi, “En iyi uyum sağlayanın hayatta kalması kuralı bireylerden çok grupları ilgilendiren bir kuraldır.” Aynı şekilde klanların oluşturlmasından kentlerin kurulmasına dek uygarlık tarihinin en büyük adımları hep ortak çalışmanın ürünüdür.
“Hayatta kalma oranındaki artış ise iyi bir iş birliğinin amacı olduğu kadar, güzel bir yan ürünüdür.”
“Grupları ilgilendiren kural…” Sayın ışıklar tarafından çok iyi algılanmış ve anlam yüklenerek hayatta kalmanın ortak çalışma ürünü olduğu empoze çalışmalarına dönüştürülmüştür.
Dernek, oda ve kooperatif yönetimleri bu çalışmanın içine çekilmiştir. Buradaki kural, “Beraber varolmak” amacı algı halinde zihnin eğilimine sunulmaktadır.
Kendimizi bu “Yaratma Eyleminin eseri” olarak görmekten vazgeçip, kendi yaratıcı geleceğimizin ürünü olarak görmeye başlarsak; onların gölgeleri olmaktan kuratarıp, asıl hedeflere amaçlara, ve süreçlere dönüştürebiliriz.
Bunlar, gerçek ama süregiden bir öykü; kanıtlanması imkansız gibi görünüyor.
Gerçek amaçlarının dışına çıkmış, Belediye Başkanının yörüngesine girmiş oda, dernek, koopratif hatta ve hatta parti yöneticilerinin zihin karmaşasını biz kanıtlayamayız ama çok güzel kanıksadık artık…
Biliyoruz ki Işıklar bu işi çok güzel yapabiliyor. Kurmuş olduğu uydu sistemini çok güzel yönetiyor.
Bu çok uydulu yıldız sistemi, kanıtlanamayan gerçeklerle doludur.
Uyduların yörüngelerinden çıkabilmeleri artık büyük bir patlamayla gerçekleşebilir.
Bize kuyruklu yalanlar değil, büyük patlamayı gerçekleştirecek olan bir kuyruklu yıldız lazım…